Gadir-i Hum Bayramının ardından bu konuda bir analiz yapmak istedim. İslam âlemi için o kadar mühim bir hadisenin toplumun bir kesimi tarafından görülmek istenmemesinin altında yatan en önemli sebep devlet ricalinin bu konuya önem göstermemesinden kaynaklanmıştır.
Son zamanlarda uygulanan Cumhurbaşkanlık sisteminin oluşturduğu algı yönetimi ve kudreti yüzünden hemen herkes Sayın Cumhurbaşkanının ağzından çıkan söze bakıyor.
Geçenlerde Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılış gününe rastlayan(!) Lozan Antlaşmasının seneyi devriyesi arada kaynadı.
O gün Sayın Erdoğan Ayasofya dedi, herkes Ayasofya dedi. Kimse Lozan demedi.
Yandaşlar da “Lozan bağımsızlık tapusu değil” diye itirazlarını dile getirmek için güç ve fırsat yakaladılar.
Fırsat düşkünleri Ayasofya’nın arkasına saklanıp Lozan’a Atatürk’e sahip çıkmaktan çok Atatürk’ün kemiklerini sızlattılar.
Atatürk sevdalısı gerçek tarihçiler bazı siyasiler ve Bağımsız Türkiye Genel Başkanı Sayın Hüseyin Baş “Lozan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bağımsızlık tapusudur.” Diyerek kutlama mesajı yayınladılar. Böylelikle BTP lideri ve kadrosu Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın emanetine sahip çıkmış oldular.
Bu analizi kimseyi kırmak, dökmek ya da ötekileştirmek adına yapmadık. Aksine, ötekileşme manasına gelen sahip çıkmamak fiilinin toplumsal birliğimize, kardeşliğimize zararı olabileceğini hatırlatmak ve empati yapmanızı sağlamak istedik.
Birlikte yaşama kültürü, birbirimize tahammül gibi zor bir sorumluluğu beraberinde getirir. Hele de 83 milyonun sorumluluğunu yüklenen devlet ricali, bunu asla göz ardı etmemeli, edemez.
Bu ülkede Alevi’siyle Sünni’siyle yaşayan bazı vatandaşlarımızın Gadir-i Hum gibi önem verdikleri bir bayramları vardır.
Hristiyan vatandaşların inancını paylaşmadığınız halde; Yortu Bayramı, Paskalya Bayramı, Noel günü gibi özel günlerini kutladığınız gibi Gadir-i Hum Bayramını bayram kabul edenler de Bayramlarının kutlanmasını arzu ederler. Ötekileştirmek değil, empati fayda sağlar…
Toplum olarak empati eksikliğimizi BTP lideri Hüseyin Baş, dile getirmişti:
“Türkiye’nin en ciddi sorunu empati kurabilme yeteneğimizi kaybetmiş olmamızdır.”
“Biz empati kuramıyoruz, kurmuyoruz. Birçok sebep sayılabilir, ama vakıa ortada böyle bir özelliğimiz kalmadı. Hem diyoruz ki; insanlara adaleti sağlayacağız, hem diyoruz ki; Peygamberimiz ‘kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma’ hem de her türlü adaletsizliğin daniskasını yapabiliyoruz.”
Farklı düşünenlere empati yapmalarını sağlayabildiysek kendimizi mutlu hissederiz.
Uğur Kepekçi