Allah insanları yaratmayı murat edince kendisinin tercihi olarak insanları ırklar inançlar diller milletler şeklinde yaratmayı murad ettiğini beyan ediyor. Çünkü isteseydim hepinizi aynı tür aynı inanç aynı fikirde yaratırdım diye bunun işaretini veriyor.
Önce konu ile ilgile ayeti kerimeleri aktaralım:
“Sana da (ey Muhammed) geçmiş kitapları tasdik eden ve onları kollayıp koruyan Kitap (Kur’an)ı hak ile indirdik. Onların aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet. Onların arzu ve heveslerine uyarak, sana gelen haktan sapma. Biz, her biriniz için bir şeriat ve yol belirledik. Eğer Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı, fakat size verdiklerinde sizi denemek istedi. Öyleyse iyiliklere koşun. Hepinizin dönüşü Allah’adır. O, ihtilafa düştüğünüz şeyleri size haber verir.” (Maide/48)
“Allah dileseydi elbette hepinizi tek bir ümmet yapardı. Fakat Allah dilediğini saptırır ve dilediğine de hidayet verir. Şüphesiz ki, (kıyamet gününde) bütün yaptıklarınızdan sorumlu tutulacaksınız.” (Nahl /93)
Değerli dostlarım Allah’ın iman konusunda gerek kitaplarla gerek peygamberlerle kullarına ulaştırmak istediği mesajları ilgili eserlerde açıkça beyan edilmiştir. Ancak ben yazılarımda okurlarımı belgelerle, anlaşılmaz ifadelerle, anlaşılmaz terimlerle yormak kafasını karıştırmak istemiyorum.
Be metot Rahmeti Rahmana kavuşan Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın metodudur. “Meseleyi anlaşılır kılmak, talipli olana gerekli bilgi ve mantığı vermek düşünce ufkunda önemli perdelerin kalmasına yolunun açılmasına vesile olmaktır.”
Talep edeni elinden tutarsınız, yoldan yürütürsünüz, kapıya getirirsiniz, kapıyı açarsınız, sonrada “işte sana ilmin ve hikmetin kapısı girdiğin kadar gittiğin kadar samimiyetin kadar istifade edersin” deyip onu düşünmeye sevk edersiniz. Bundan sonra kişinin niyeti ve gayretidir bineği…
İyilik yolunun yolcuları gerçek dava adamlarının temel felsefesi budur. Biz Hocamızdan bunu gördük…
Allah iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı, karanlık ile aydınlığı, aşk ile düşmanlığı birbirinin zıddı olarak yaratır; insanları tercih noktasında iradesine bırakır. Bu O’nun kullarını imtihan metodudur.
İşte ilgili ayetten sadece biri: “O ki, hanginizin daha güzel işler yapacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. Kudreti daima üstün gelen ve günahları çok bağışlayan yalnız O’dur.” (Mülk/2)
Madem Allah kullarını farklı bir biçimde yaratmıştır. Muhatabınızı doğruya sevk etmek için farklı yollara başvurmaya akıl almaz çabalara gerek yoktur.
Her şey yerli yerince, yol yordam yapılacak iş gidilecek yol Kuran ve Peygamberle bize bildirilmiştir.
Yüce Allah, iyi ile kötüyü inanan ile inanmayanı kendi tercihlerini ortaya koyarak dünyada niyet ve gayretleriyle elde ettiklerini ahirette ceza ya da mükâfat olarak önümüze koyacağını işaret etmiştir.
İyilik elçisi iman ehli olanlara Hz. Muhammed’in ve Onun Ehl-i Beytinin yolundan gidenlere düşen görev; usanmadan, ötekileştirmeden, kınamadan, doktorun hastasına muamelesi gibi bir davranış sergileyerek “iyiliği emretmek kötülüğü yasaklamak” görevimizi yerine getirmektir.
İlgi alaka ortaya koymaya çalıştığınız kişi; manen kanser olmuşsa, yarası kangren olmuşsa, gönül alemi bitkisel hayata dönmüşse, beyin ölümü gerçekleşmişse yapacak bir şey kalmamıştır.
Bundan sonra yapılacak işi de Allah Kuranında bize emir buyurmuştur:
“Sizin dininiz size, benim dinim de banadır.” (Kâfirun/6)
Ektiğiniz tohum, verdiğiniz çaba ürüne durmazsa, çaba ortaya koyduğunuz kişi doğruyu bulamazsa asla üzülmeyin. Siz size düşen görevi yerine getirmenin mutluluğunu yaşayarak başka hayırlı işlere koşmaya devam ediniz
“Onların doğru yola iletilmeleri sana düşmez, fakat Allah dilediğini doğru yola eriştirir. Sarf ettiğiniz iyi şey kendinizedir, zaten ancak Allah’ın rızasını kazanmak için sarfedersiniz. Sarfettiğiniz iyi bir şeyin karşılığı haksızlığa uğratılmaksızın size verilir.” (Bakara/272)
Dua ile bitirelim yazımızı: “Ya Rabbi biz senin rızanı, kulluğunu, talep edenleriz. Bizi muradına eren, Peygamberine Ehl-i Beytine ve Hocamıza komşu olanlardan eyle. Âmin
Uğur Kepekçi