Allah’ın hükmünden kaçılmaz

“Binlerce oldukları halde, ölüm korkusundan dolayı yurtlarından çıkıp gidenleri görmedin mi? Allah onlara “Ölün!” dedi (öldüler). Sonra onları diriltti. Şüphesiz Allah insanlara karşı lütufkârdır. Lâkin insanların çoğu şükretmez.” (Bakara suresi / Ayet 243)

Bu ayetle Yüce yaratanın vermek istediği mesajı anlamak için tefsirlerden ders hükmünde bilgiler aktaralım:

“Rivayet edildiğine göre vaktiyle Irak’ta (vasıt) tarafında (Daverdan) adlı bir kasaba vardı. Bir yıl taun (bulaşıcı veba hastalığı) oldu. Ahalisinden bir kısmı memleketlerinden kaçtı. Ve hastalık zail olunca, sağ salim memleketlerine döndüler. Fakat kasabada kalanların çoğunu, hastalık öldürmüştü. Dediler ki: “Siz bizden akıllı imişsiniz eğer hepimiz, sizin gibi kaçmış olsaydık içimizden bu kadar kişi ölmemiş olacaktı. Bir daha taun olursa taunsuz yere gidelim”

Filhakika, ertesi sene yine taun olunca bu sefer bütün ahali kasabalarını terk etti. Kurtulacaklarını umdukları bir vadiye indiler. Fakat iki melek ölünüz dediği gibi Allah’ın izniyle, hepsi öldü. Sonra yine Cenab-ı Hak onlara hayat verdi.

Ölmeyelim diye kaçtıkları zaman öldüler. Öldük dedikleri bir anda da hiç ummadıkları halde hayat buldular. Demek ki Allah’ın hükmünden kaçılmaz ve hiçbir vakit Allah’tan ümit kesilmez. (Tibyân Tefsiri /Ayıntabi Mehmet Efendi/ Ahmet Davutoğlu tercüme/ sayfa 165-166)

Bu ayet hakkında Diyanet tefsirinde de şu bilgilere yer veriliyor:

“Allah Teâlâ “sayıca binleri buldukları halde kendilerini savunmak yerine ölüm korkusuyla yurtlarını terkeden, fakat yine de ölümden kurtulamayan, sonra Allah’ın lütfuyla yeniden hayata dönen ve yaptıklarının yanlış olduğu kendilerine, onların şahsında da bütün insanlığa ve özellikle Müslümanlara bildirilen bir topluluğun başından geçenleri” özetliyor…

Bize göre üslûp, bir mecaz veya temsilden çok gerçekleşmiş bir olayın anlatımını yansıtmaktadır. Allah Teâlâ öldürmeye ve diriltmeye kadirdir. Kıssadan hisse ise “korkunun ölüme fayda vermeyeceği, yeterli sayı ve güce sahip olanların kaçmak yerine savunmayı tercih etmelerinin gerektiğidir.” (Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 1 Sayfa: 381)

Biz de buradan kendimize şu dersleri çıkartmamız gerekir: Gerek salgın hastalık gerek başka mücadeleler gündeme gelince; elimizden gelen her türlü gayreti ortaya koyacağız.

Sünnetullah gereği olan tedbirleri harfiyen uygulayacağız. O konuda bilimsel hiçbir vesileyi terk etmeyeceğiz. Akılsız ve cahilce davranışlar sergilemeyeceğiz.

Eğer Allah bir kuluna ecel tayin etmiş ve ölümüne karar vermişse de ondan asla kaçamayacağımızı bilmeliyiz. Tedbir bizden taktir Allah’tan olduğunu asla göz ardı etmeyeceğiz.

Nisa Suresi’nin 78. ayetinde “Nerede olursanız olun ölüm size ulaşır, isterseniz yüksek burçlarda olunuz yine de ulaşır” buyurulur.

İnsanların handikabı şurada yatmaktadır:

Ya sebeplere başvurmadan eksik tevekkül eden sözde dindarlık.

Ya da İman, kaza kader gibi gerçekleri göz ardı edecek kadar maddeci, cahil, cesur ve inançsızlık.

Her iki yolda yanlıştır…

Zaten İslam peygamberi Hz. Muhammed “önce tedbir sonra tevekkül” buyruğuyla orta ve gerçek yolu tarif etmiştir.

Ötekileştirmeden, inkâr etmeden, empati yaparak, Allah’ın yardımını da talep ederek işin sırrına erebiliriz. Vesselam…

Uğur Kepekçi

 

Önerilen Makale

Hakkımı helal etmiyorum

Türk siyasetinde işler, hiç olmadığı kadar farklı mecralarda seyrediyor. Bu süreç ve gelinen nokta sizlere …