On bir ayın sultanı Ramazan su gibi akıp gitmektedir. Kısa bir zaman önce şu hadisi duyduk, okuduk, sevindik. Daha ne anlama geldiğini anlayamadan zaman su gibi aktı ve geçti:
“Ramazan ayı girince göklerin kapısı (başka bir rivayette Cennetin kapıları) açılır, Cehennemin kapıları kapanır, şeytanlar zincire vurulur” (Buhari, Savm, V)(3088)
Bu müjdeyle birlikte başladığımız rahmet ikliminin son dönemecine girilmiştir. Başka bir ifadeyle; Peygamberimizin “Başı rahmet ortası mağfiret sonu cehennemden azattır.” diye işaret ettiği on bir ayın sultanı Ramazan’ın son kısmı “cehennemden azat” günlerinin de sonuna doğru erişmiş bulunmaktayız.
Hz. Cabir (r.a) anlatıyor: “Her iftar vaktinde Allah tarafından (cehennemden) azat edilen kimseler bulunur. Bu, (Ramazanın) her gecesinde olur.” (Kütüb-i sitte / 6472)
Ramazan ayının her iftar vaktinde cehennemden azat olunan kimselerin bulunduğu halde son on günün “cehennemden azat günleri” olarak işaret edilmesi, azadın kapsamının genişletilmesi olarak algılanmalıdır.
Yine Ebu Hüreyre (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: “Kim Allah Teâlâ yolunda bir gün oruç tutsa, Allah onunla ateş arasına, genişliği sema ile arz arasını tutan bir hendek kılar.” (Kütüb-i sitte / 3084)
Orucuyla, teravihiyle, hayır ve hasenatıyla dolu dolu bir Ramazan ayını daha idrak ederken; önümüzde bulunan gün ve geceleri diğerlerinden biraz daha dikkatli geçirmemiz gerekmektedir. Çünkü önümüzdeki gün ve gecelerde Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle “bin aydan daha hayırlı” olan “Kadir gecesi” bulunmaktadır.
Kadir gecesinin tam olarak hangi gecede olduğu gizlenmiştir. Bu özellik; Ramazan ayının her anını değerlendirme adına bizlere verilmiş bir mesaj taşımaktadır.
Peygamberimiz, Sahabe efendilerimizin şahsında bir Ramazan ayı başlangıcında ümmetini uyarmıştı. Hz. Enes İbnu Malik (r.a) anlatıyor:
“Ramazan ayı girmişti. Resûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: “Bu mübarek aya girmiş bulunuyorsunuz. Bu ayda bir gece vardır ki bin aydan hayırlıdır. Bu gecenin hayır ve bereketinden mahrum kalan bir kimse, bütün hayırlardan mahrum kalmış gibidir. Onun hayrı ise sadece (uhrevi saadetten) mahrum kimseye haramdır.” (Kütüb-i-sitte 6473)
Her ne halde olursanız olunuz, Allah’ın rahmet ve affı yine her zaman olduğu gibi Ona ortak koşanların dışında herkesedir. Bu andan tezi yok. Tövbe kapısında buluşalım. Bol bol “Allahummecirni minennar” (yarabbi beni cehennem ateşinden koru) diye dua edelim. Sürekli olarak da şu duayı yapalım.
“Ey Rabbimiz, bize dünyada da iyilik, güzellik ver, âhirette de iyilik, güzellik ver. Bizi ateş azabından koru.” (Bakara/201).
Allah’ın rahmet mağfiret ve cehennemden azad olarak Muhammed ümmetine hediye ettiği bu günlerde Allah(c.c.) tövbe kapısını sonuna kadar açtığını ve kapısını çalanı bir şekilde affedeceğini haber verdiğine göre vakit kaybetmeden tövbe kapısını çalıp rahmet hazinelerinin anahtarının dağıtıldığı ibadetler bölümünde gayretlerimizi artırmalıyız. Bugün varız ama gelecek Ramazan’a erişmek kimlere nasip olur bilinmez?