Merhum Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın Zekât şaheserinden okumalara devam ediyoruz. Bu bölümde cimrilik hakkında önemli tespitlerle alakalı görüşlerini paylaşacağız:
İmam Naki şöyle buyuruyor: “Cimrilik, huyların en yerilenidir. Tamahkârlık, kötü bir huydur.”
İmam Gazali “Kimya-yı Saadet” adlı eserinde cimriliğin tanımını şu şekilde yapıyor: “Cimrilik, verilmesi icap edeni vermemektir. Zira mal bir sebep için yaratılmıştır. Malın verilmesini gerektiren bir sebep olduğu halde, onu vermemek cimriliktir. Verilmesi uygun olan şey, şeriat ve iyilikseverlik bakımından verilmesi icap eden şeydir. Şeriatın vacip kıldığı şeyler bellidir. Şeriat cimrilerin dayanabileceği kadarıyla yetinir.”
Nitekim Cenab-ı Hak buyuruyor ki: “Eğer onları (tamamını) isteseydi ve sizi zorlasaydı, cimrilik ederdiniz ve bu da sizin kinlerinizi ortaya çıkarırdı.” (Muhammed: 47/37).
Ayet, malların tümünün istenmesi halinde belirecek cimrilik duygusunun, İslam’a ve Hz. Peygamber’e kin besleme ölçüsüne kadar varacağına temas ederek, insanin mal karşısındaki psikolojik durumunu tahlil etmektedir.
Cimrilik, malın harcanması, harcanmamasından daha mühim olan yerlerde malı sıkıp harcamamaktır. Dinin korunması, malın korunmasından daha önemlidir. Vermesi gereken zekâtı ve ödememesi gereken nafakayı vermeyen kimse cimridir.
Malı sevmeyen, malı tutup korumayan hiçbir insan yoktur. Eğer insan malı tutmasıyla cimri oluyorsa o halde hiç kimse cimrilikten kurtulamaz. Eğer malı tutmak, mutlaka cimriliği gerektirmiyorsa bu takdirde de cimriliğin mânâsı mal tutmaktan başka bir şeydir. Bazen cimrilik ihtiyacı olduğu halde insani kendi nefsinden bile esirgemeye sürükler. Nice cimri vardır ki malı kıskıvrak tutar. Hasta olur, tedaviye gitmez! Canı istediği halde paraya kıyamadığı için alıp yemez. Eğer bedava olursa yer. İşte böyle bir kimse ihtiyacına rağmen nefsine karşı cimrilik yapan bir kimsedir.
Peygamber Efendimiz (s.a.a.) buyurdu: “Allah Teâlâ Hazretleri sana nimette ve ihsanda bulunduğu gibi sen de nefsine nimette bulun.”
Bu hadis-i şerife göre, insan nail olduğu nimetlerin kadrini bilip bunlardan dolayı Cenab-ı Hakk’a şükretmelidir. Servetinden meşru surette faydalanmalıdır, cimrilik yüzünden mahrumane yaşamaktan da sakınmalıdır.
İmam Ali (Aleyhisselam) dedi ki: “İnsanlar üzerine öyle zor zaman gelecektir ki imkânı olan kimse elindekini sıkarak cimriliğinden kimseye satmak istemeyecek; almaya mecbur olanlarla alışveriş yapacaktır. Oysa bununla emremrolunmamışlardır. Allah Teâlâ, ‘Aranızdaki iyiliği unutmayın’ (Bakara / 237) buyurdu. (Prof. Dr. Haydar Baş, Kur’an ve Sünnet Işığında Büyük islâm İlmihali Zekât, Ocak 2020, Sayfa 233-235).
Bu bilgiler ışığında cimrilik hastalığından kurtulmak için dünyada elde edilen malın kullanılması da belli bir ölçü dâhilinde olduğunu öğreniyoruz. Ölçü dışına çıkıldığında nefisin tuzağına düşmek an meselesidir. Cimrilikten kurtulmak için cömert olmak esastır.
Unutmamalıdır ki Peygamberimiz bir Hadis-i Şerifte: “Cennet cömertlerin yurdudur” buyurmuştur.
Ayeti kerimede de cömert olanlar müjdelenmiştir: “Mallarını gece–gündüz, gizli–aşikâr hak yolunda harcayanlar yok mu? İşte onların Rableri katında mükâfatları vardır. Onlara bir korku da yoktur. Onlar mahzun da olacak değillerdir.” (Bakara Suresi / Ayet 274).