Etki altında verilen kararlar sağlıklı olabilir mi?

Seçilmiş ve övülmüş bazı şahsiyetler (Peygamberler ve Ehli Beyt) dışından yaratılan bütün insanlar, İslam fıtratı üzere doğduğu halde, anne babaları ve çevreleri, kendilerini farklı yönlere döndürebilir. Demek ki insanoğlu; eğitime, değişime uygundur.

Peygamberimiz(s.a.a.) bir hadislerinde şöyle buyurmuştur: “Her doğan, İslâm fıtratı üzerine doğar. Sonra, anne-babası onu Hristiyan, Yahudi veya Mecusi yapar.” (Buhârî, cenâiz 92; Ebû Dâvut, sünne 17; Tirmizî, kader 5)

Fıtrat “Allah Teâlâ’nın mahlûkatını kendisini bilip tanıyacak ve idrak edecek bir hal, bir kabiliyet üzere yaratmasıdır.” (İbn Manzur, Lisânü’l-Arab, Beyrut, (t.y.), V, 55).

Akıl sahibi insanlar, yapacakları işi, seçecekleri mesleği, kendilerini yönetecek kimseleri seçme şansına sahiptirler. Ancak yaşadığımız çağ bilgi çağı, iletişim çağı, diye adlandırılsa da insanlar maalesef doğru bilgiden mahrum bırakılmaktadır. Bu sebeple yanlış bilgilerle, bilgi kirliliğiyle kolayca aldatılmaktadır.

Algı yönetimi dediğimiz, çağın vebası ya da çağın deccal fitnesi de denilebilecek yollarla; insanlar farklı tekniklerle, daha çok medya yoluyla etkilenmekte; yanlışlar, doğru gibi lanse edilebilmektedir. Bu yolla yanlış bilgi ile desteklenen kimselerin tercihleri, kendi iradeleriyle olduğu zannedilse de; tercihleri başkalarının tercihini yansıtmaktadır.

İrade özgülüğünden bahsedilse de sınırları başkaları tarafından belirlenmiş olan düşünceler, asla özgür irade değildir. Bir de uygulamada görülen hukuksuzluklar, yanlışlıklar; insanların başkaları tarafından çizilen sınırlar içerisinde fikir üretebileceği ortamda; özgür iradeden bahsetmek hayal olur.

Toplum mühendisleri artık insanları zorla değil, nefislerine hitap ederek; televizyon dizilerini kullanarak, farklı algı taktikleri düzenleyerek, istediği noktaya getirebilmektedir. Bu taktikleri uygulamak çok pahalı metotlar olduğu için parası olan, iktidara sahip olan, gücü ve kudreti olanlar; sessiz çoğunlukları istediği gibi düşünmeye ya da hareket etmeye sevk edebilmektedirler.

Bu metotlar bir dönem için başarılı olduğu zannedilebilir ancak insanların düşünmesine engel olmakla, o toplum bir gün gelir, asalak ve aptal bir yapıya dönüşür. Bu yapıya sahip bir toplumu oluşturanların sonu, gün gelir o yanlışlar sebebiyle olabilir. Canavarını kendi eliyle icat eden mucit konumuna düşenlerin tarihte örnekleri çoktur.

Kişilerin başkalarının etkisi altında kalmadan, özgür irade ile karar vermeleri gerçekten önemlidir. Kişilerin verdiği kararlar bazen cahilliği, bazen inadı, bazen de karşıya vermek istediği kötülükten kaynaklanmaktadır. Vereceği karar kendi giyim kuşamı, kendi yiyip içeceği, kendi kuracağı aileyle, kendi kuracağı işiyle alakalı kararlar olsa; zararı bir ya da birkaç kişiyle sınırlı kalacaktır.

Ancak vereceği karar, bir ülkenin yönetimiyle alakalı olduğu zaman iş çok daha farklıdır. O kişinin tercihi, fertleri ve toplumu etkilemekle kalmayıp o milletin ve o devletin geleceğini ilgilendirecektir.

Demokraside seçilme ve seçebilme hakkı, millet için vazgeçilmez bir haktır. Ancak yukarıda sebeplerini aktarmaya çalıştığımız, sağlıklı işlemeyen bir demokrasi; o topluma asla bir fayda sağlamaz. Demokratik sitemde yıllardır yapılan seçimlerin sonuçlarının, topluma istenilen faydayı sağlamamasının nedenine, bir de bu açıdan bakmak lazımdır. Düşünen, eleştirebilen, konuşabilen, bireylerden meydana gelen toplumlar; daha üretken, daha sağlıklı bir yapıya kavuşur.

Uğur Kepekçi

2 Şubat 2019

Önerilen Makale

Hakkımı helal etmiyorum

Türk siyasetinde işler, hiç olmadığı kadar farklı mecralarda seyrediyor. Bu süreç ve gelinen nokta sizlere …