Hac dönüşü bir muhasebe

Değerli dostlarım, uzun bir aradan sonra yeniden beraberiz. Mesleğim, görevim ve sevdam dolayısıyla yoğun bir Umre dönemi yaşadım. En son da Hac vazifesini yerine getirmek için 35 gün kutsal topraklarda bulundum.

Gerek bu görevin sorumluluğu gerekse yurtdışında olmam sebebiyle makale yazma imkanı bulamadım. Siz değerli dostlarımdan özür dilerim. İnşallah bundan sonra daha düzenli olarak yazmayı, kendi penceremizden görebildiğimiz kadarıyla değerlendirmelerimizi sizlerle paylaşma imkanı bulmayı murat ediyorum.

Hac görevi İslam’ın şartından biridir. İman etmiş, sağlığı ve serveti yerinde olan her kula farz olan bir ibadettir.

Haccın Allah’ın kulları üzerinde bir hakkı olduğuna dair ayet olduğuna göre bu hakkın ne anlama geldiği anlaşılmalı ki hak yerini bulsun.

“Orada apaçık deliller, İbrâhim’in makamı vardır. Oraya giren emniyette olur. Gitmeye gücü yetenin o evi ziyaret etmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse bilmelidir ki, Allah hiçbir şeye muhtaç değildir.” (Al-i İmran, 97)

Öncelikle Hac görevini yerine getirmek üzere kutsal topraklara gelen fertlerin bu görevin kendi üzerinde Allah’ın bir hakkı olduğundan haberdar olması ve gerekli bilgileri, gerekli şuuru elde etmesi şarttır.

Gerekli bilgi ve şuur elde edilmeden kutsal topraklara gelenlerin hem kendilerinin sıkıntı çekmesine hem de etraftaki kişileri zarar verdiklerine sıklıkla şahit olmaktayız.

Devlet olarak organizasyon konusunda çok başarılı olduğumuzdan bahsedilse de şahit olduğum kadarıyla yapılması gereken çok şeyin eksik olduğuna inanıyorum. Bu eksikliğin sadece Türkiye’den gelen hacılarla da sınırlı olmadığını gözlemliyorum. Bu sorun genel bir sorundur.

Öncelikle Hac görevini yerine getirecek kimselerin sözde birkaç seminerle bu işi başarabilmesi çok zordur. Her Hac yolcusunun yola çıkmadan mutlaka eğitilmesi lazımdır.

Özellikle Türk hacılarının yaş ortalamasının yüksek oluşu başlı başına bir sorun teşkil etmektedir. Çok kişinin Hac görevini yerine getirecek kadar sağlığının yerinde olmadığına, birçoğunun akıl sağlığının dahi yetersiz olduğuna şahit oluyoruz. Hac ve Umre görevi için kutsal topraklara gelecek kimselerin çok ciddi sağlık taramalarından geçmesi, çok yaşlı olanların gitmekte ısrar etmesi durumunda mutlaka ona birebir eşlik edebilecek yakınlarının olması sağlanmalıdır.

Gördüğüm kadarıyla Hac ve Umre hizmetleri konusunda resmi ehliyeti elde etmiş ama manevi olarak bu görevi yerine getirmekten çok uzak, sadece para kazanmak amacı güden şahsiyet fukarası tüccarlar gittikçe artmaktadır.

Din görevlilerinin dahi maalesef çoğu yeterli donanımdan uzaktır. İşin gönül boyutundan haberdar olanların çok az olduğu açıkça görülmektedir.

Gerek Diyanet gerek şirketler bu konuda çok yetersiz kalmaktadır. Bu kurumlarda da diğer kurumlarda olduğu gibi kokuşma bozulma vardır ve inanan insanlara zarar vermektedir.

Bu konuda ciddi tedbirler alınmaz ise kutsal görevlerin şekilcilikten öteye geçmeyeceğini, Allah’ın hakkı olan bu ibadetin maksadından gittikçe uzaklaşacağını hatırlatırım.

Hac ve Umre için samimi davranış sergileyen hacılara ve onlara hizmet için görev yapanlara selam olsun. Haccımız makbul olsun.

Önerilen Makale

Atatürk, Allah’a dua ederek yardım isterdi

Kurtuluş mücadelesi yıllarından itibaren İngiliz ve Yunan ajanlarının sinsi gayretleriyle dini bütün, imanı sağlam Gazi …