2019 yılını geride bırakırken, 2020 yılının bu ilk gününde; herkese hayır dua ve niyazda bulunarak yazıma başlamak istiyorum. Türk milleti, asırlar boyunca kendi inanç, fikir ve kültürüne değer vererek yaşamış; onunla var olmuş ve onunla yükselmiş bir millettir.
Milli kimliğimize yaraşır tavırlar sergilediğimiz zamanlarda; tarihe ve olaylara yön vermişiz. Fakat aidiyet duygusunu kaybedip, yabancılaşma başladığı zamandan itibaren; kendi köklerimizden kopmuş ve taklitçi bir toplum haline gelmişiz.
Halkımız arasında ve basında, günlerdir yılbaşı gecesinin nasıl çılgınca kutlayacağının planları konuşuldu. Yine her sene olduğu gibi bu yılbaşında da kültürümüze ve inancımıza asla uymayan davranışlarla; Türk milletinin israfa, çılgınlığa nasıl sürüklediğini; taklitte ne noktaya geldiğimizi hep birlikte görüyoruz.
Yılbaşı sebebiyle hediyeleşme kültürü, ana sınıfı ve ilkokul çağındaki çocuklarımıza kadar yerleşti…
Bu durumu geleceğimiz açısından çok tehlikeli görmekteyim. Dini ve milli bayramlarımızda değil, Hristiyanlık inancında kutsal olan bir günde hediyeleşmek inancı, içimize sinsi bir şekilde sokulmaktadır…
İslam akaidi, gayrimüslimlerin dinî inanç ve kutlamalarına iştirak etmeyi caiz görmediği gibi, İslam dışı fiil ve davranışları da ciddi biçimde yasaklar:
“Müslümanların İslam dışı diğer bayramları kutlaması, bunlara iştirak etmesi ve Allah’ın bildirdiği gerçekleri yalanlayan veya onlara uymayan düşüncelerin ürünü olan fiillerin kutlama günlerini Müslümanların da bayram olarak kabul etmesi, küfre destek olmaktan başka bir manâ ifade etmez. İslâm dışı tek ve çok ilahlı dinlerin törenlerine iştirak etmenin, dinî merasimlerinden bir şeye uygunluk göstermenin imanı bozan boyuttan arz edeceği haber verilir” (el-Fetâva el-Hindiye, IV. s. 342; XIV, s. 407)
Bu gibi fikir ve davranışları destekleyen, ya da karşı çıkan kimseler olacaktır. Biz kimsenin inancına, yaşam kültürüne bir şey demek istemiyoruz. Madem Müslüman bir millet olduğumuzu iddia ediyoruz, o zaman yılbaşı çılgınlığı hakkında kendi inancımızın gereğini ortaya koyarak; doğruyu öğrenmek kaygısında olanlara bilgi aktarmaktır gayemiz…
İnancımızı paylaşmayan kimselere “sizin dininiz size, benim dinim bana” (kâfirun suresi 6. Ayet) deriz ve geçeriz…
Elbette dünyada her zaman ve her ortamda, her şeye rağmen kimliğini, inancını koruyabilenler; yanlıştan, ateşten kaçar gibi kaçabilen kimseler de vardır.
Gayemiz, bu milletin derdini dert edinmek, milli ve dini bütünlüğümüze zarar veren tehlikeli bir süreç hakkında kaygılarımızı dile getirmek; kaybolan değerlerimize sahip çıkmaktır.
Yeni bir yıla girdiğimizi inkâr edecek değiliz. Akıllı ve nasipli insanlar, her yeni bir başlangıcı, hayatında ciddi değişiklikler için fırsata dönüştürebilirler. Geçmişimizi muhasebe etmeye, doğrularımıza doğruluk katmaya, yanlışımızı düzeltmeye kalkışabilmek için yeni yılbaşını ve bu ilk gününü; isteyenler bir fırsata dönüştürebilir…
Yeni yılın bu ilk gününde herkes kendine hayatında temiz bir sayfa açabilir. Böylece şer zannedilen şeylerden bile hayır meydana çıkmış olabilir. Rabbim, cümlemize her fırsatta, hayırlı ve güzel işler yapmayı nasip eylesin.
Uğur Kepekçi