Kazanımlarımızı korumalıyız

Recep, Şaban, Ramazan aylarını içine alan 3 ay önce başlayan rahmet baharını geride bırakarak meyvesi hükmünde olan Ramazan Bayramı’nı kutladık.

Elbette kıymet bilen ve gereken hassasiyeti gösteren kullar, çok önemli kazanımlar elde ettiler. Çünkü bu aylarda yapılan ibadetlerin dünyada huzura, ahirette ebedi kurtuluşa sebebiyet vereceği hakkında çok önemli ilahi buyruklar vardır.

Üç aylarda yapılması gereken ibadetlerle elbette gönül dünyalarımızda önemli farklılıklar meydana gelmiştir. Yapılan her iyiliğin her ibadetin karşılığının diğer zamanlara göre daha fazla kazanımlarının olduğu bilinen bir gerçektir.

Tavsiye edildiği kadarıyla Recep ve Şaban aylarında tutulan nafile oruçların yanında Ramazan ayında tutulan farz orucun; nefislerin terbiyesinde önemli roller üslendiğini biliyoruz. Gerçekten de oruç ibadetinin fiziki olarak vücudumuzun, manevi olarak da gönlümüzün arınmasında çok önemli bir faktör olduğu ilmen ve tecrübe ile sabittir.

Bu bilgiler ışığında görünen odur ki üç ayların manevi ikliminden çok ciddi kazanımlar elde ettik. Şimdi sıra; kazandığımız güzellikleri ve serveti korumaktadır. Bunun yolu da ibadetlere devam etmek ve tövbede kararlı bir durum sergilemektir.

Tövbe ile yapılan günahların bağışlanacağı, sanki hiç günah işlenmemiş gibi olacağı hakkında bir müjdeyi Peygamberimiz haber vermiştir:

“Günahından tam olarak dönüp tövbe eden, onu hiç işlememiş gibidir.” (İbn Mâce/ Zühd 30)

Burada istenilen davranış; tövbe edilen günaha tekrar geri dönmemektir. Günah işlemeyi alışkanlık haline getirerek tekrar tekrar aynı günahı işlemeye devam edildiği takdirde yapılan ibadetin ve tövbenin bir anlam ifade etmediğini bilmeliyiz.

Ramazanla birlikte elde edilen; oruç tutmak gibi iftar sofraları gibi topluca bir araya gelip namazlar kılmak gibi Kur’an okumak gibi sohbet meclislerine devam etmek gibi güzel davranışlara az da olsa devam etmeliyiz.

Peygamberimizin yaptığı gibi pazartesi-perşembe günlerini oruçlu geçirmek ya da her aydan birkaç günü oruçlu geçirmek manevi kazançlarımızı artırmak ve korumak yolunda önemli davranışlar olacaktır.

İçerisinde bulunduğumuz Şevval ayında 6 gün oruç tutmak da Peygamberimizin tavsiyesidir.

“Kim Ramazan orucunu tutar ve ona Şevval ayından altı gün ilave ederse, sanki yılın bütününde oruç tutmuş gibi olur.” (Müslim, Sıyam:204; Tirmizî, Savm:53; Ebû Davud, Savm: 58). Bu oruç peşi peşine tutulabileceği gibi, ara verilerek de tutulabilir.

İyilik yollunda ortaya konacak her bir davranış hem manevi kazançlarımızın artmasına hem de kazançlarımızın korunmasına fayda sağlayacaktır. Allah bu konuda gayretimizi arttırsın.

Önerilen Makale

Güneş balçıkla sıvanmaz

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, dünya tarihinde eşine rastlanmayan bir milli mücadeleyle bizlere üzerinde yaşayabileceğimiz bir …