Çağın bilgesi, karanlıkları aydınlatan ışığımız, Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız hayatının büyük bir bölümünde kaybolan değerlerimiz hakkında çok çetin mücadeleler vermiştir.
Boşaltılan kavramların içini doğrusuyla doldurmuş, kendi şahsi menfaatlerine göre din icat etmeye kalkışanların tehlikeli oyunlarını bozmuştur. Ömrünü dini ve milli bütünlüğümüzün tesisine adayarak bir yandan destansı mücadelesini vermiş bir yandan da fikirlerini kitaplaştırmıştır.
Kendi ifadesiyle: “Ben size ihtiyacınız olan her şeyi yazdım” diyerek vücut olarak aramızdan ayrılmış, ruh olarak eserleriyle ve manasıyla yolumuzu aydınlatmaya devam etmektedir.
Geçtiğimiz gece Mirac gecesiydi. Gecenin mahiyeti ve ihyasıyla alakalı yazımızı yazdık. Ancak Mirac hadisesi bir makaleyle anlaşılmayacak kadar derin anlamlar içermektedir. Bu maksatla Mirac’la alakalı birkaç makale daha yazma lüzumu hissettik.
Benzer makaleleri her sene yazıyoruz ancak bir konu hakkında hatırlatmaları gerektiği zaman güncelleyerek tekrar yazmakta fayda görüyoruz. Geleceğimiz ve umudumuz olan gençlerin aydınlık yarınlara koşarken bir ağabey olarak onlara yardımcı olmak da bizim görevimiz olduğuna inanıyorum. Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın eserlerinden derlediğimiz Mirac’la ilgili itirazlara cevaplara başlayalım müsaadenizle:
Recep ayının 27. gecesine rastlayan Mirac hadisesi Müslümanlar için gerçekten önemli bir gecedir. Bu gecede mekândan münezzeh olan Allah (c.c.) kulu ve Resulü Muhammed’i kendisinin belirlediği bir mekânda görüşmeye kabul etmiştir.
İsra suresi 1. ayette bu gerçek şöyle haber verilir:
“Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (Muhammed) kulunu Mescid-i Harâm’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir; O, gerçekten işitendir, görendir.”
Miraç hadisesi iki etaptan oluşmaktadır:
“İsra, gece yürümek, gece yolculuğu yapmak anlamına gelir. Mirac ise yükseğe çıkış aracı demektir.” (Rahmeten Li’l Âlemin/Prof. Dr. Haydar Baş/1. Cilt/sayfa 292).
Bazı aymazlar bu gece hakkında birçok dedikoduya meydan vermişler. Rüyada mı uyanıkken mi gerçekleştiği hakkında şüpheye düşmüşler. Peygamber Mirac hadisesini anlattığında o çağda yaşayan yeni Müslüman olmuş ya da dini kemale eremeyenler de itiraz edip dinden çıkmıştır. Şimdi de bazıları da bu oyuna alet olmuşlardır.
Ancak bu konuda en anlamlı cevabı Prof. Dr. Haydar Baş Rahmeten Li’l-Âlemin eserinde vermiştir:
“Gecenin sadece bir bölümünde meydana gelen Mirac mucizesi, Peygamberimiz uyanık bir halde, bedenen ve ruhen gerçekleşmiştir. Ekser ulema bu görüştedir. Çünkü Resülullah (s.a.v.), Miracın sabahında Miracı haber verince, müşrikler hemen tekzibe kalkıştılar. Ve birbirlerine koştular. Yeni Müslüman olmuş bazı kimselerin kalbini çeldiler, yoldan çıkmasına sebep oldular. Eğer rüya olmuş olsaydı, yani sadece ruhun Miracı olmuş olsaydı hiç kimsenin itirazına hedef olmazdı. Çünkü rüyada herkes gezebilir ve uyanık iken hafsala-i beşerin (insan aklının) kabul etmeyeceği garibeler seyredebilir. Şu hâlde, Resulullah’ın Miracı uyanık halde cesediyle beraber vaki olmuştur ki, müşriklerin akılları yetmediğinden itiraz ve inkâra kalkışmışlardır. Diğer taraftan; eğer Mirac rüya olsaydı, mucize denmezdi. ((Rahmeten Li’l Âlemin /Prof. Dr. Haydar Baş /1 cilt/sayfa 307-308)
“Her şeyi akıl süzgecinden geçirmeye çalışanların, aklıyla anlamaya çalışanların, hele de imandan nasibi olmayanların; Allah’ın kudreti sayesinde gerçekleşen mucize mukabilindeki olayları anlayabilmelerini beklemek imkânsızdır. Allah Resulü Mirac’dan ümmetine hediyelerle döndü. Rabbimizden hediyeler…
Dost meclisinde bizden de bahsedildi demek ki! Âlemlerin Rabbi biz kullarını, Âlemlerin Efendisi biz ümmetini hiçbir zaman unutur muydu? Rabbani hediyelerin başlıcaları şunlardır: “Bakara suresinin son ayetleri / Beş vakit namaz / Muhammed ümmetinden Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmayanların bağışlanacağı müjdesi.” (Rahmeten Li’l Âlemin, Prof. Dr. Haydar Baş, 1. Cilt, sayfa 298). (Devam edecek)