İlim, ilim bilmektir

Yüce Allah Kuran-ı Kerimde, Peygamberimiz Hadislerinde bilenle bilmeyenin farkını ortaya koymuştur. İlmin kadın erkek herkese farz olduğu bilinen ilahi bir emirdir. Peygamberimiz buyurur: “İlim öğrenmek kadın-erkek her Müslümana farzdır” (İbn Mace / Mukaddime/ 17) O halde akıl sahibi herkes iman esasları çerçevesinde bilgi edinecek ve özellikle İslam beldelerinde farz ve sünnet çerçevesinde kalan bilgiden herkes sorumlu olacaktır. Akıl sahibi olmayana …

Devamı

İlmin faziletleri

Öncelikle Kuran-ı Kerim’den ilmin önemi ve faziletleri hakkında birkaç ayet paylaşarak yazımıza başlamak istiyorum. “Sizin ilâhınız, ancak kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan Allah’dır. Onun ilmi her şeyi kuşatmıştır.” (Taha /98) “Bir de kendilerine ilim verilmiş olanlar, Kuran’ın şüphesiz Rabbinden gelen bir gerçek olduğunu bilsinler ve ona iman etsinler de kalpleri ona saygı duysun. Çünkü Allah, iman edenleri doğru yola eriştirir.” …

Devamı

Kişi kendini bilmek isterse

Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın Ehl-i Beyt külliyatıyla tanışınca, bu eserlerin, sıratı müstakim üzere bir hayat yaşamak isteyen herkesin aradığını bulabileceği kaynaklar olduğunu göreceksiniz. Şahsıma ait kütüphanemde yüzlerce cilt eser olduğu halde (hepsi okuduğum kitaplar) Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın eserleriyle tanıştıktan sonra, başka esere gerek duymadan, bütün aradığım soruların cevabını orada bulabiliyorum. Elhamdülillah. Elbette her nimetin şükrünün edası vardır. …

Devamı

Rahmetsiz ibadet, zahmettir

İnsanoğlu genelde çok hesabına düşkündür. Manevi görevlerini yerine getirirken, Allah’ın emirlerini dahi yerine getirirken matematiksel hesabı sever. Şu ibadeti yaparsam şu kadar sevap alırım, şu kadar da şu ibadetten falan gibi hesap yapmak istenilen değildir. Genellikle, imamlar-hatipler-hocalar-nasihatçiler insanın bu zaafından istifade ederek Allah’a kulluk ve ibadetin gerekliliğini öğreteyim derken, hep işin mükafat ve ceza boyutunu kullanırlar. Cezadan korkarsa, mükafatını da …

Devamı

Eksik salavat getirmek nedir?

Sahabeler, “Şüphe yok ki Allah ve melekleri, Peygamber’e salâvat getirir; ey inanlar, siz de ona salâvat getirin, tam bir teslimiyetle selam verin.” Ahzab Suresi 56. ayeti nazil olduğunda Peygamber’in yanına gelerek, “Sana nasıl salât ve selam etmemiz gerektiğini bilmiyoruz, bunu bize göster” dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz şöyle buyurdu: “Allahumme salli alâ Muhammed ve alâ âli Muhammed, kemâ salleyte alâ İbrahim …

Devamı

Salat-ü selam kapıları açan anahtardır

Prof. Dr. Haydar Baş’a bir televizyon konuşmasında Peygamberimize salat ve selam getirmenin hükmü sorulur. Verdiği cevap çok muhteşem tespitler ve işaretler içerir: “Resulüllah’ı sevmenin alamet ve işareti O’nu anmaktır. Ne ile anacağız?  Mesela salat-u selam etmekle anacağız. Bu güzel bir huy, güzel bir âdet ve de ibadettir. Siz sevdiğiniz bir varlığı, bir insanı sadece şahsınızın değil, herkesin zikretmesini, anmasını istersiniz. …

Devamı

Allah’ı görmek mümkün mü?

İslam itikadında sosyal yaşamda karşılaştığımız olaylar bize şunu gösterdi ki; İslam inancına sokulan sapık görüşler, Muaviye, Yezit ve devamında gelen siyasi sapık halifeler dönemini anımsatıyor. Her önüne gelen kendince bir din icat etmiş, kendi fikrinin dinini yayıyor, yaşıyor, nemalanıyor ve etrafını etkiliyor. Kuran ve sünnet ölçülerine göre ne soran ne yargılayan olmadığı için din yolu yol geçen hanına döndü, Allah …

Devamı

İslam’a ters akımların ortaya çıkışı -4-

Ehl-i Beyt’in masum imamları hayatlarını bir yandan İslam’ın ilkelerini yaşatmak, doğruyu yaşamak ve sapık akımların tahribatlarıyla mücadele ile geçirmiştir. Bu yazımızda sapık akımlardan ikisi “mutezile” ve “cebriye” görüşünü örnek olarak vereceğiz. Mutezile düşüncesi: Mutlak olarak hadislere dayanmayı reddeden bir zihniyet olarak ortaya çıktı. Hadis ehline karşı yoğun bir saldırı başladı. Mutezile düşüncesinin temel esprisi İslam inancını akli tefekkür zeminine oturtmak …

Devamı

İslam’a ters akımların ortaya çıkışı-3-

Peygamberimizin ahirete göçünden hemen sonra başlayan ilmin şehrinin kapısı Ali (a.s.)’ın kapısı dışında oluşan fitnenin en kızgın döneminin Muaviye ile başladığını açıkça beyan edebiliriz. İslam tarihi sayfalarında kaynaklarla tespiti mevcuttur. “Hicri 94-114 yılları arası, fıkhî mekteplerin ortaya çıkışının başlangıcıdır.  Bu süreç aynı zamanda tefsir hakkında rivayet etmenin tam doruğuna vardığı dönemdir.” (Prof. Dr. Haydar Baş / imam Bakır (a.s.) /sayfa …

Devamı

İslam’a ters akımların ortaya çıkışı-2-

Hz. Osman’ın şehadetinden sonra İmam Ali (a.s.)’a kadar Şam valisi olarak görev yapmasına müsaade edilmiş olan Muaviye, kendince kadrosunu kurmuş, kendini halife ilen edecek kadar ileri gitmiştir. İmam Ali (a.s.)’ın hilafetini tanımayan Muaviye’nin döneminde, Ehl-i Beyt kaynaklı hadisler sürekli yasak edilmiş ya da yerine başka hadisler icat edilme dönemi başlamıştır. İmam Ali (a.s.) halife olduktan sonra ömrünün sonuna kadar sapık …

Devamı

İslam’a ters akımların ortaya çıkışı-1-

Âlemlere Rahmet Hz. Muhammed (sav) Efendimiz bir hadisi şeriflerinde ilmin şehrine açılan kapıyı şöylece tarif etmiştir; “Ben ilmin şehriyim Ali ise kapısıdır. İlmi isteyen kimse kapıdan girmelidir” (Tirmizi) Bu hadisi şeriften anlaşılan; İslam’ın, Kur’an’ın ve yaşayan Kur’an olan Hz. Muhammed’in ilim şehrine girmenin ancak ve ancak İmam Ali kapısından girmekle mümkün olacağıdır. Prof. Dr. Haydar Baş yazdığı Ehli Beyt külliyatının …

Devamı

Ehl-i Beyt’in dünya sevgisine bakışı -2-

Ömrüme and olsun!  Bir şeyi ihtirasla isteyen nice kimse vardır ki, ona kavuştukları zaman, mutsuz olmuşlardır.  Bir şeyi istemeyen, ondan ısrarla kaçan nice kimse de vardır ki, ona kavuştukları zaman mutlu olmuşlardır.  ‘Bir de Allah, iman edenleri günahlardan temize çıkarmak, kâfirleri de helak etmek ister’ (Al-i İmran /141) ayetinde bu gerçekler işaret edilir. İmam Bâkır’ın (a.s.) bu konudaki bir ikazı …

Devamı

Ehl-i Beyt’in dünya sevgisine bakışı -1-

Dünya, insanlar için imtihan mahiyetinde yaratılmış olup, kimin iyi kimin kötü davranışta bulunduğu tespit edilip; ona göre ahirette mükafat ya da cezaya muhatap olacaktır. Bunu genel olarak inkâr eden çok azdır. Ancak imtihanın şekli, insanın nasıl davranacağı, nefsi yorumlarla anlaşılacak kadar önemsiz bir bilgi değildir. Mutlaka imtihanın, ceza ve mükâfatın hâkimi ve din gününün sahibi Allah’ın(c.c.) rızasına uygun davranışla mutlu …

Devamı

Ehl-i Beyt’in tevbe anlayışı

Kişinin işlediği hatalara günah, hatalardan dönüp pişman olup o hatadan vazgeçmek için Allah’tan af edilmeyi istemek de tevbedir. Günahın-sevabın, helalin-haramın, cennetin-cehennemin, kurallarını koyan yüce Allah, elbette kulunun affı için de kurallar koymuştur. Kur’an’da belirtilen Allah’ın hükümlerini, Peygamber ve Onun Ehl-i Beyt’i, kullara canlı Kur’an olarak sosyal yaşantılarında uygulayarak ve nasihat ederek, kıyamete kadar korunmasında vazifeli kimselerdir. Tevbe konusu, gerçekten çok …

Devamı

Ehl-i Beyt’in güzel ahlak nasihati

Yaşadığımız hayatın çekilmez bir hale gelmesi insanların yaşama zevklerinin kalmaması; kötü ahlakın sosyal hayata hâkim olmasından kaynaklanmaktadır. Atalarımız “Bir kötünün 7 mahalleye zararı vardır.” Sözüyle güzel ahlaktan yoksun kimselerin hayatın çekilmez hale gelmesindeki rolüne dikkat çekmek istemişlerdir.  Hayatı yaşanır kılmak, yaşama zevkine tekrar kavuşmak da ancak güzel ahlakı yaygınlaştırmakla mümkündür. Bunun tek ve yegâne çözümü fıtrat ayarlarına dönüş olan Ehl-i …

Devamı