Peygamber’e sevgi ve itaat denklemi

Dünya sevgisinin daha ağır basmaya başladığı ahir zamanda iman-ibadet dengesi de şaştığı için gerçek iman ve gerçek huzur da kayboldu. Ancak her şeye rağmen kıyamet kopana kadar dünya sahnesinde Allah’a iman eden, kulluğun sırrına eren, iman-ibadet dengesini sağlayabilen kimseler de bulunacaklar.

Kur’an’ı direk olarak inkâr etmek isteyenler buna muvaffak olamayınca, kaleyi içerden yıkmak anlamına gelen Peygamberi dışlama fitnesini yaydılar. Kendisine vahiy yoluyla ayetler gelen biri hakkında oluşturulacak fitneyle amaçlanan, Kur’an’ı, dolayısıyla ilahi iradeyi yok saymaktı.

Peygambersiz din anlayışı, İmam Ali döneminde Peygamber ve Ehl-i Beyt karşıtlarının başlattığı haricilik akımının uzantıları olarak doğdu ve bu fitne İslâm dünyasını etkisi altına aldı.

Peygambersiz din düşüncesiyle başlayan sapık anlayışlar sayesinde, gün geçtikçe daha ileri gidilerek ibadetsiz bir din anlayışına ulaşıldı. Bir adım ötesi yani ibadetsiz yaşamı savunanların zamanla inkâr noktasına geleceği muhakkaktır.

Bu sebeple düşülen bu yanlıştan kurtulmak ve başkalarına da faydalı olmak maksadıyla bir çaba ortaya koymak zorundayız.

Yanlışa düşen fertlerden oluşan toplumda huzur ortamı kaybolduğuna göre. İyileşmek hareketine de fertten başlamak gerekir. Bir fert deyip geçmemek lazımdır. Her bir ferdi başta kendi adına kurtarmak, aynı zamanda toplumsal bir iyileşme hareketine de fayda sağlayacaktır.

Yapılacak iş ibadetsiz din anlayışının yanlışlığını izah edip insanları ibadete teşvik etmektir. Güzelliklere kavuşmak için bir çaba ortaya koyacaksak, sevgi eksenli bir düşünceyi hâkim kılmalıyız. Bir kişi yaptığı ibadetin lezzetine erişirse o ibadete koşarak gidecektir.

Bugün ibadetsiz hayatın karanlığında yaşamak zorunda kalan insanlar mutlaka sevgi ile beslenmeli onlara sevmenin yolu öğretilmelidir. Çünkü seven sevdiğine katlanır. Sevene sevdiğinin yolu kolay olur.

Sehl b. Abdullah şöyle demiştir: “Rasullah (s.a.v.) nin yolunu bütün işlerinde rehber edinmeyen kendi nefsinin arzularına göre hareket eden kimse Peygamberin sünnetinin tadını tadamaz. Çünkü Efendimiz buyurdu ki: “Sizden biriniz, ben kendisine canından daha sevgili olmadıkça iman etmiş olamaz.”

Bilindiği gibi bir kimse sevdiği şeyi daima tercih eder, ona uygun davranır ve ona ters düşmez. Aksi takdirde sevgisinde sadık olmaz ve bir iddiadan ibaret kalır. Allah Resûlü’ne olan sevgisinde sadık olan kimse bu sevgisinin belirtilerini gösterir.

Peygamber’e olan sevginin ilk göstergesi O’na uymak, sünneti ile amel etmek, söz ve fiillerine tâbi olmak, emirlerine uyup, yasaklarından kaçınmak, rahatlıkta olsun, sıkıntı anında olsun, O’nun adabına uygun davranmaktır.

Yüce Allah buyuruyor: “Habibim de ki; eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi Sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. ” (Ali İmran / 31)

Bu sevginin göstergesi kişinin, peygamberin dindeki buyruklarını kendi nefsi, arzu ve isteklerine tercih etmesidir. Peygamberi sevmenin bir başka alameti O’nu çok hatırlamaktır. Bir kimse sevdiğini hafızasından çıkartmak istemez. O’na kavuşmayı arzular. O’na hürmet beslemek; saygıyla, sevgiyle anmak, salat ve selamlarla övmektir. Peygamberi seven O’na indirilen Kur’an’ı da sever. Kur’an’ı sevmek demek O’nu okumak, O’nunla amel etmek, manasını ve mesajını anlamaya gayret etmektir. Vesselam…

Önerilen Makale

Hakkımı helal etmiyorum

Türk siyasetinde işler, hiç olmadığı kadar farklı mecralarda seyrediyor. Bu süreç ve gelinen nokta sizlere …