Gelişen teknoloji, bilgi çağı, medyanın gücü; bir yandan insanların hizmetine sunulurken, bir yandan da insanların aldatılmasında kullanılmaktadır. Bu yollarla insanların aldatılmasına algı yönetimi denilmektedir.
Ahir zamandaki Deccal fitnesinden biri de bu olsa gerek. Sureti haktan görünüp insanları aldatmak için her yola başvurulmaktadır.
Sosyal hayatta o kadar dengesizlikler cereyan ediyor ki anlayabilen varsa beri gelsin.
Yandaş medya, algı yöntemiyle bu yoğun gündemi, misliyle katlayarak gece gündüz zihinlere pompalamaya devam ediyor.
Çarşıya pazara çıkınca, piyasa şartlarını görünce, hasta olup da bir sağlık kurumuna gitmek zorunda kalınca; aklımızla alay edildiğini anlıyoruz.
Şu anda resmi makamların dillendirmediği ancak vatandaşın kendisinin şahit olduğu piyasa şartlarının, hayat pahalılığının, denetlenmesinin; önüne geçilmesinin imkânsız hâle geldiğini görüyoruz.
Ev ve işyeri kiralarının fiyat artışlarına ya da konut alımına güç yetirilmesi imkânsız bir hâl almıştır.
Piyasa döngüsü neredeyse durdu. Her konuda alışveriş ateş pahası, alan da satan da memnun değildir. Tarımla uğraşanlar ektiklerine pişman olmuş bazı ürünlerin tarladan bile toplanmadığına şahit oluyoruz.
Sorunlar sadece piyasa şartlarında mı? Elbette hayır. İç siyasette, dış siyasette, hayatın hemen her şubesinde sorunlar içinden çıkılmaz vaziyettedir.
Bunlar yetmez gibi bir de Terörsüz Türkiye masalı koydular önümüze. Süreçte rol alanların dışında hiç kimsenin ve daha önemlisi halkın hiçbir şey bilmediği bu süreci herkes kendince el yordamı denecek şekilde anlamaya çalışıyor.
Ancak yandaş medyanın en güçlü olduğu bu zamanda halkımızın algıyla aldatılmaya çalışıldığı hissine kapılıyoruz. Bizleri şüpheye sevk eden yaşanmışlıklar ve gözümüzle gördüğümüz, kulağımızla işittiğimiz şeylerdir.
Yalanların, hilelerin, yandaşlığın para ettiği bu zamanda elbet bir gün yatsı vakti gelecektir. O zaman “yalancının mumu yatsıya kadar yanar” atasözü tecelli edecektir.
İktidar sahipleri ne yaparlarsa yapsınlar. Algı yönetiminin oynandığı tiyatro sahnesi, eninde sonunda yıkılacaktır.
Türk milleti sorunlar içerisinde boğulmaktan, algı yönetimiyle aldatılmaktan kurtulmak istiyorsa, eskimiş siyasetten ve çökmüş bu sistemden vazgeçmek zorundadır.
Çözümün adresi Bağımsız Türkiye Partisi’nin (BTP) parti programında tescilli olan Prof. Dr. Haydar Baş Hocamıza ait olan Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet Milli Devlet sistemidir.
Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız bir ömür Türk milletini uyarmaya çalıştı. “Size iş bulacağım, aş bulacağım, fakirliğin suç olacağı bir gelecek kuracağım” dedi. Bazen tatlı tatlı konuştu, bazen azarladı. “Neden beni anlamak istemiyorsunuz? Kafanıza akıl koyunuz? Gibi ifadeler kullanırdı.
Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın uyarılarına halkımız kulak tıkayınca da “Türkiye zifiri karanlık bir döneme girdi” demişti.
Hiçbir konuda göz gözü görmüyor. Zifiri karanlık dönemi her konuda yaşıyoruz. İşin en acı tarafı aldanmaktan korkuyoruz. Deccal’ın fitnesinden bizi sen koru Allah’ım. Âmin