İnsanoğlunun belki de en çok ihmal ettiği Allah’ın ilk emri olan “oku”maktır. İlk emir okumaktır ama neyi ve nasıl okumak?
Doğru kaynaktan okuyan, doğru kaynaktan beslenen, doğru adresten ilim tahsil eden kimselerin Allah’a daha çok yaklaşacağı; daha gereğince korkarak, sakınarak, severek, teslim olarak; takva ya da sıratı müstakim olarak tarif edilen doğru çizgide bir hayat yaşayacakları malumdur.
Yüce Allah ilim ehlini övmektedir:
“…Kulları içinden ancak âlimler, Allah’tan (gereğince) korkar. Şüphesiz Allah, daima üstündür, çok bağışlayandır.)” (Fatır / 28)
“O kitap (Kur’an); onda asla şüphe yoktur. O, muttakiler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir.” (Bakara /2)
“Yaratan Rabbinin adıyla oku! /O, insanı bir aşılanmış yumurtadan yarattı / Oku! Rabbin, en büyük kerem sahibidir / O Rab ki kalemle (yazmayı) öğretti /İnsana bilmedikleri şeyi öğretti / Gerçek şu ki, insan azar /Kendini kendine yeterli gördüğü için. / Kuşkusuz dönüş Rabbinedir” (Alak suresi 1-8)
Yüce Peygamberimiz de şöyle buyurmaktadır:
“Yalnız şu iki kişiye gıpta edilmelidir: Biri, Allah’ın kendisine verdiği malı hak yolunda harcayıp tüketen kimse, diğeri, Allah’ın kendisine verdiği ilimle yerli yerince hükmeden ve onu başkalarına öğreten kimse.” (Buhari, İlim 15)
Okumak fiilini yazılı bir metni okumak olarak algılar isek çok kısır bir anlayış olur. Halbuki okumaktan maksat çok farklıdır. Yunus Emre bir beytinde ne güzel tarif etmiş okumayı:
“İlim ilim bilmektir. İlim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsin ya nice okumaktır?
Okumaktan murat ne? Kişi Hakk’ı bilmektir. Çün okudun bilmezsin, ha bir kuru emektir.”
Okumaktan maksat, bakmak ile görmek arasındaki münasebet gibidir.
Bakarsın ama göremez isen o bakmak neye yarar?
Okursun ama anlamaz isen okuman neye yarar?
“Çün okudun bilmezsin ha bir kuru emektir” demiyor mu? Yunus Emre’miz.
Büyükler derler ki “kâinat bir kitap hükmündedir. Asıl olan kâinat kitabını okumaktır. Okumak, anlamaktır. Hikmeti kavramak, sebepleri ve sonuçları yaratan Allah’ın her sanatında sanatkârı görmektir.”
Elbette bakana görmeyi, okuyana anlamayı öğretecek bir kâmil insan lazımdır. Gönül kitabını okutacak, gönülden Hakk’a varan yolları bildirecek…
Rahmetli Hocamız Prof. Dr. Haydar Baş, bir ömür verdiği “iman ve insan” davasında bu işin yolunu öğretmeye çalıştı. Eserler ortaya koyarak bizlere kıyamete kadar yetecek bir hazine bıraktı.
Onun öğrettiği şekilde okuyunca bir başka okuyor insan, bir başka anlıyor…
Bir ömür böyle okumak, böyle anlamaktır muradımız. Okumak isteyene anlamak isteyene “aşk” olsun. Efendim.
Uğur Kepekçi