Genelde insanların özelde Müslümanların handikabı sebep-sonuç, araç-amaç ve Sünnetullah konusundaki bilgisizliğidir.
Bu sebeple çoğu zaman araç amaç konumuna konulmakta bu sebeple Sünnetullah içindeki kurallar göz ardı edilince de istenen sonuç elde edilemediği gibi inanç zafiyeti de yaşanmaktadır.
Sıkıntılı bir durum yaşadığı zaman “yarabbi şu sıkıntımı çöz”, ya da “yarabbi bize bir kurtarıcı gönder”, diye dua etmeyi o konuda bir gayret ortaya koymaktan daha önemli görmesinin “mümkünün vücut bulması için vesileye sarılması gerektiği” kuralına aykırı hareket olduğunu ya bilmez ya da bilse bile zoru değil de kolayı tercih etmeye kalkışır.
Halbuki; mümkünün vücut bulması, ancak onu mümkün hale getirmek için vesilelere sarılmak olduğunun Sünnetullah’a daha uygun olduğunu bilmek lazımdır.
Burada iki tehlike vardır.
Birinci tehlike: Sadece sözlü duayla yapılan bu gayretin neticesini almayan mümin inanç zafiyetine düşer adım adım Allah’a olan itimadını kaybeder ve kendi eliyle kendini iman dairesinin dışına atar, hayatı imanla küfür arasında gelgitler yaşamasına sebebiyet verir.
İkinci tehlike: Vesile Sünnetullah olan vesileye sarılmanın gereğini terk etmekle batıl bir yolun oluşmasına, insanların dalalete düşmesine sebebiyet verir. Ki bu da hem kendini hem mümin kardeşlerinin azaba hak kazanmasına sebebiyet verir.
Örnekle açıklayalım: Bakara suresi 20. ayette “…Şüphesiz ki Allah, her şeye kadirdir.” Buyruğunu mümin idrak etmek zorundadır.
O işin oluşması için Allah’ın kanun koyduğu ilkeler vardır. Allah’ın istediği her fiili yaratmaya gücü yeten olduğu halde o işin oluşması için gerekli kurallara (vesileye) sarılmadan o işin olmayacağını da bilmesi lazımdır.
Ve dua ederken bunun dışındaki isteklerin edep dışı ve Allah’ı kendi koyduğu kuralı çiğnemeye zorlamak gibi acayip bir durum ortaya çıkar.
Toprağa atılan ve uygun zeminde yetişmesi içi gerekli şartları yerine getirdiğiniz taktirde o işin olacağı haber verilmiştir. Topağa buğday tanesini uygun mevsimde ekerseniz, uygun şartlarda su hava ışık desteğini sağlarsanız. Zamanı gelince topraktan buğday ürünü almanız olağan bir olaydır.
Ama bir tarlaya ektiğimiz buğdayın yerine “ya Rabbi bana nohut ver bu tarladan” diye dua edince o topraktan nohut elde edememek Allah’ın kudretinin olmadığından değil kişinin yanlış bir istekte bulunarak Allah’ı kurallarının dışına zorlamaya çalışmak olur. Ki bu da iman zafiyetini meydana getirir.
Uğur Kepekçi