İnsan, Allah’ın yarattığı kıymetli, özel, akıl sahibi, Allah’ın kendine halife tayin ettiği, eşrefi mahlukat diye şereflendirdiği bir yaratıktır. Akıl ve nefis taşıması sebebiyle de imtihana tabi tutulan bir topluluğun üyesidir. Elbette cinler de bu topluluğa dahildir ancak biz insan sınıfından olduğumuz için insan hakkında sohbet edeceğiz sizlerle.
İnsanoğlunun dünyaya gönderilme sebebi olarak Allah’a kulluk ve ibadet ederek Allah’ın varlığını, kudretini, kâinata ilan etmek, Allah adına halife olmak gibi sorumluluğu vardır.
Bu zorlu görevde yolunu şaşırmaması, Allah’ın düşmanı olan şeytana aldanmaması için ilk insan olarak yarattığı varlık Hz. Adem’dir o da Peygamberdir.
Peygamberler, Allah’ın isteklerini kullara bildirmiş, belli bir program dahilinde yaşamasını, bu plan çerçevesinden dışarı çıktığı taktirde cezalanacağını haber vermiştir.
Geçmiş peygamberlerin kavimlerinden, Allah’ı ve Peygamberi dinlemeyenler helak olmuştur. Bizler, diğer peygamberlerin ümmetlerinin işledikleri suçların daha fazlasını işlememize rağmen, Allah Hz. Muhammed’e söz verdiği için onun ümmetine (bizlere) dünyada toplu helak olmak cezası kaldırılmıştır. İnsanlığın sonu kıyamet olacaktır.
Bu sebeple hiç kimsenin “ben bilmiyorum, ben uyarılmadım” deme şansı yoktur. Ancak, nefis denilen şeytana aldanan, bir olgu ile muhatap olduğu için insanoğlu en şerefli makam ile hayvandan daha aşağı seviyelere inecek kabiliyet ve tercih sahibidir.
İnsanoğlunun yaratılış yapısı, genetiği, akıl seviyesi, psikolojik ve sosyolojik tarafları incelendiğinde; inanmak ve inkâr arasında farklı davranışlar sergileyen, bir anı bir anına uymayan, duygu ve düşünce yapısı sürekli değişken olan bir yapıya sahip olduğu görülür.
Akıl gibi bir nimete sahip olunması; aklını kullanabilen için nimet, aklını kullanamayan için bir külfettir.
Bu sebeple “insan bilmediğinin cahilidir” sözü yerinde bir sözdür. Ve Peygamberimizin “cahiller cesurdur” sözü ile bir araya gelince, bilmediği konularda daha tutucudur. Aslında kişinin bilmediği bir şeyde iddia sahibi olması cesaretinden, cesareti de cahilliğinden kaynaklanmaktadır.
Bir örnek verelim: Bir kimse gitmek istediği bir yere, yanlış yoldan gitmeye kalkışırsa, asla istediği yere varamaz. Bu sebeple insanın mutlaka doğru bir yol haritasına, bir rehbere ihtiyacı vardır.
Bu kurallar insanın rol aldığı maddi, manevi her olayda geçerlidir. Maddi olaylarda yol bilmezliğin bedelini, geçici bir hayat olan dünya hayatında ödemek kolaydır en kötüsü ölümdür.
Kişinin manevi konuda yol bilmezliğinin bedelini, sonsuz hayat olan ahiret hayatında ödemek çok daha tehlikeli ve belki de ebedi azapla muhatap olmasına sebebiyet verecektir.
Kişinin bilmediği bir şeyi iddia etmesi hem ilmi hem de dini açıdan çok tehlikelidir. Peygamberimiz buyruğu ile bizi uyarıyor: “Ya hayır söyleyin ya da susmayı tercih ediniz.”
Bu açıklamalarımız Gadir-i Hum Bayramını anlamaya yönelik çalışmamızın giriş kısmını teşkil ediyor. Yarın devam edeceğiz efendim…
Uğur Kepekçi