Bütün mesele Allah’a selim bir kalple dönebilmektir. Ferdi ve toplumsal huzur, selim kalp sahibi insanların her yerde söz sahibi olmasıyla sağlanabilir.
Nitekim Resulü-i Ekrem: “Ayık olun! Vücutta bir et parçası vardır. O iyi olursa bütün vücut iyi olur, o bozuk olursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin o et parçası kalptir” buyurmaktadır.”
Kalplerin ise zikrullah ile mutmain olduğu pek çok delille bilinmektedir. O halde İslam’ın dünyevi ve uhrevi hedefi gönüllere zikrullahı hâkim kılmaktır diyebiliriz.
Günümüzde Islâm adına söz sarf edenlerin kimisi; ihlas, Allah rızası ve zikir gibi ana hedefleri dikkate almadan, İslam’ı şahsi veya maddî gayelere vasıta yaparak, hakikatleri saptırma yolunu tutuyorlar. İslam’a itirazların bir kısmi da bundan kaynaklanmaktadır.” ( Prof. Dr. Haydar Baş / Din Tahripçilerine Kur’an-ı Kerimin Cevabı / 1998 / Sayfa 25)
Bu çerçevede İslam’a göre ibadet ve cezanın mantığına da göz atmak gerekmektedir.
Her kim ki İslâmı bir bütün olarak ele almayınca ondan bütünün parçalarını idrak de beklenemez. Dinin şahsileşmesi de bundandır.
Her önüne gelen din vaaz etmeye kalkınca ahir zaman alameti olarak Fıtrattan sapış olması normal bir sonuçtur. Çözüm; aslını işin erbabından öğrenmektir.
Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın evrensel tespitinin önemi her yerde her sorunda önümüze çıkmaktadır. “Çağın insanının sorunlarını çağının insanı kâmili ile bütünleşmeden çözülmesi asla ve asla mümkün olmayacaktır.”
Şimdi konumuza tekrar denerek İslâm’a Göre İbadet ve Cezanın Mantığını eserden aktarmaya devam edelim:
“İslam’a göre ibadet ve cezanın mantığının tam manasıyla anlaşılamaması insanların niçin ibadet etmesi gerektiği ve niçin ceza göreceği konusunda bazı itirazların doğmasına neden olmaktadır.
İslâm’da ibadetin de cezanın da temel mantığı insanları temizlemek, onları ilahi huzura yüzü ak olarak çıkarmaktır.
İbadet, kalbi temizler, günahları döker, insanları Allah’a yaklaştırır.
Ceza da günahların dökülmesine sebep olacağından ibadetin gayesiyle birleşmektedir.”
(Prof. Dr. Haydar Baş, Din Tahripçilerine Kur’an-ı Kerimin Cevabı, 1998,Sayfa 25)
(Devam edecek…)
25 ocak 2021