Gaye ve temel ölçüler bakımından İslam (6)

İslam’ın gaye ve ölçü bakımından “İslam’ın Birlik, Barış ve Kardeşliğe Yaklaşımı” ile birlikte bu başlık altında incelemeye çalıştığımız konumuz sone erecektir.

Müsaadenizle şimdi sözü yine Prof. Dr. Haydar Baş hocamıza bırakalım:

“Öncelikle belirtelim ki; İslam’ın terminolojisinde sulh en temel kavramdır. İslâm, önce barışı ferdî planda, insanın kendi vücut ülkesinde tesis eder. Kendisiyle barış halindeki insanlardan oluşacak toplumunda, barışçı bir toplum olacağı açık bir gerçektir.

İç âlemlerinde barışa ulaşanlar, bütün insanları ya hilkat (yaratılış) ya da iman kardeşi olarak bilir ve onların saadeti için çalışır. Böylece toplumda arzu edilen kardeşlik meydana gelmiş olur.

Barış ve kardeşliğin olduğu yerde, hiç şüphesiz birlik- beraberlik vardır. Birliğin bütünlüğün gerçek adresinin zaten İslam olduğu bilinmektedir.

Zira İslam, tevhid (birlik) dinidir. Tevhid “Vahid” ve “Ehad” olan Yüce Allah’ın birliğini esas alan görüş, inanış ve yaşayış tarzıdır. Allah bir olduğuna göre, O’nun birliğinin (tevhidin) tasdik edildiği her yerde birlik ve beraberliğin bulunması tabii bir sonuç olacaktır.

Kaldı ki Cenâb-ı Hak, bütün insanları “Allah’ın ipi” hükmündeki İslam’a sarılmaya bir ve beraber olmaya davet etmektedir:

“Hep birlikte Allah ‘in ipine (Kur ‘an’a) sımsıkı sarılın, parçalanmayın” (Ali İmran 103)

İslâm’da cemaat şuuru, cemaatle ibadetin fazileti, ayrıca bu hususu teyit etmektedir. İslâm, inananlar bünyesinde kurduğu bu birliği bütün insanlığa şamil kılmayı hedefler.

İslâm’da tebliğin asıl, cihadın savunma ve nefsi müdafaa esasına yönelik olması; “dinde zorlama yoktur” mantığıyla birlik-bütünlük ve kardeşliğe büyük önem verildiğini açıkça ortaya koymaktadır.

Bu hususun günümüzdeki pratik anlamı şudur ki; İslam’ın bu cihan şümul sulh ve birliğe verdiği önemi bilmeyenler, O’nu fundamantalizm, terörizm gibi bir takım sapık saplantı ve telâkkilerle karıştırmaktadırlar. İdeolojik hareket edenler bunu kasıtlı yaparken, cehalet sebebiyle bu hale düşüp İslam’a itiraz edenler de vardır.

Giriş bölümümüzde öncelikle en son dinin özetle ne olduğunun bilinmesi için İslam’ın bazı ana hususiyetlerine değinmeye çalıştık.”

(Prof. Dr. Haydar Baş, Din Tahripçilerine Kur’an-ı Kerimin Cevabı,1998, Sayfa 27-28-29)

Uğur Kepekçi

29 Ocak 2021

Önerilen Makale

Hakkımı helal etmiyorum

Türk siyasetinde işler, hiç olmadığı kadar farklı mecralarda seyrediyor. Bu süreç ve gelinen nokta sizlere …