Hz. Fâtımâ (Aleyhisselam) iyi bir öğreticiydi

Dinimiz İslâm bize gelinceye kadar onu taşıyan Ehl-i Beyt mensuplarının ne mübarek insanlar olduğunu biliyor muyuz?

Ahzap suresi 33. Ayeti kerimede “Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.” Buyrulmakla onların Allah katında tertemiz, günahsız ve seçilmiş oldukları beyan edilmiştir.

Ehl-i Beyt külliyatını yazarak ilmin kapısını, cennetin kokusunu taşıyanların yolunu bize öğrettiği için Prof. Dr. Haydar Baş hocamıza sonsuzca minnet borcumuz vardır.

Bu makalemizde Ehl-i Beyt mensuplarından Hz. Fâtımâ (aleyhisselam) hakkında bilgiler paylaşacağız.

Peygamberimizin ciğerparesi hakkında inanılmaz sevgi ve ilgi beslediği Hz. Fâtımâ (aleyhisselam) hakkında bakınız neler söylüyor:

“Kızım Fâtımâ, her iki cihan kadınlarının hanımefendisidir

Fâtımâ, bedenimin bir parçasıdır.

Fâtımâ, gözlerimin nurudur.

Fâtımâ, kalbimin meyvesidir.

Fâtımâ, benim ruhum ve canımdır.

Fâtımâ, insan şeklinde bir nurdur.

Madem Peygamberimiz Ona bu kadar değer veriyor. Bizim de ona değer vermekle ve sevmekle şeref bulacağımız kesindir.

İmam Hasan Askerî (aleyhisselam)’dan şöyle nakledilmiştir:

Bir gün bir kadın Hz. Fâtımâ (aleyhisselam)’ın huzuruna varıp şöyle dedi: ‘Güçsüz bir annem vardır, namazında zor bir mesele ile karşılaştı ve o meseleyi Sana sormam için beni huzurunuza gönderdi.”

Hz. Fâtımâ (aleyhisselam) o meselenin cevabını verdi. O kadın, ikinci kez başka bir mesele sordu. Hz. Fâtımâ (aleyhisselam) yine cevabını verdi. Daha sonra üçüncü bir mesele sordu, böylece sorduğu soruların sayısı onu buldu. Hz. Fâtımâ (aleyhisselam) da hepsine cevap verdi.

Sonra o kadın soruların çokluğundan dolayı utanınca da kendisine şöyle dedi:

“Karşılaştığın her soruyu utanmadan gel, sor, ben senin sorularından yorulmam. Eğer bir kimse ağır bir yükü dama çıkarmak için ecir olur ve karşılığında yüz bin dinar alırsa, acaba o iş ona ağır gelir mi?”

Kadın: “Hayır ağır gelmez ve o işten yorulmaz dedi.”

Her meselenin cevabına karşılık bana verilen sevap; arası incilerle dolu olan yer ile göklerden daha fazladır. Öyleyse meselelere cevap vermekten hiç yorulur muyum? Babamdan şöyle buyurduğunu duydum:

Hz. Fâtımâ (aleyhisselam) ona şöyle buyurdular:

“Taraftarlarımızdan âlim olanlar, kıyamet günü haşır olduklarında onlara, çaba, ilim ve halkı hidayet ettikleri miktarınca sevap ve mükafat verilir; hatta ondan birine nurdan bir milyon süslü elbiseler verilir. Sonra Rabbimizin münadisi şöyle nida eder: “Ey imamlarından ayrı kaldıkları vakit Al-i Muhammed yetimlerini düşünenler, onların sorumluluğunu üstlenenler! İşte bunlar sizin öğrencileriniz ve ilminiz sayesinde dinlerini koruyan ve hidayeti bulan yetimlerdir. Dünyada ilminizden yararlandıkları miktarca onlara hediye verin. Bunun üzerine ümmetin alimleri, yetimlerine (takipçilerine) hediye verirler. Hatta onlardan bazılarına yüz bin hediye verecekler. Daha sonra o yetimler de kendi öğrencilerine hediye verecekler. Hediyeler taksim edildikten sonra Allah-u Teala şöyle buyuracak. Yetimleri düşünen âlimlerin hediyelerini bir kat daha arttırın.

Sonra da: İki kat daha arttırın, onların takipçilerine de ayni şekilde arttırın” diye buyurur.

Daha sonra Hz. Fâtımâ (aleyhisselam) şöyle buyurdu: “Bu hediyelerden bir iplik güneşin kendine doğduğu her şeyden bir milyon kez daha üstündür. Çünkü dünyada üstün sayılan şey, gam ve kederle karışmıştır. Ama ahiret nimetlerinin hiçbir noksanı ve lekesi yoktur.” (Prof. Dr. Haydar Baş / Hz. Fâtımâ /Genişletilmiş 2. Baskı / Sayfa 85-86)

Değerli dostlarım, Hz. Fâtımâ (aleyhisselam) Allah ve Peygamber katında öyle büyük bir şerefe layık ki onun ilmine, irfanına, eğitimine, imanına, şefaatine çok ama çok ihtiyacımız var. Rabbim bizleri Onun, dünyada himmetinden, ahirette şefaatinden mahrum bırakmasın. Âmin.

Uğur Kepekçi

Önerilen Makale

Hakkımı helal etmiyorum

Türk siyasetinde işler, hiç olmadığı kadar farklı mecralarda seyrediyor. Bu süreç ve gelinen nokta sizlere …