Türkiye’de seçim, seçimden çok geçim üzerine kurulur. Reklam firmaları, bayrak poster broşür basım evlerinin yanında bir de meydan doldurma görevlileri vardır. Meydanları dolduranlar çoğu zaman ya belediye çalışanlarıdır, ya da yandaş iş adamlarının yanında çalışan zavallı işçilerdir.
Meydanlarda yoklama yapıp kimin gelip gelmediğini tespit edenler; iştirak edenlere para dağıtanlar, oy için işçilerine kutsal değerlere yemin ettiren iş adamları bile vardır.
Şu sıralar, iktidar sahipleri hiçbir dönemde olmadığı kadar partizanlık yapmakta, gerek Cumhurbaşkanının gerek Başbakanın yaptığı miting meydanları devlet imkânlarıyla doldurulmakta, devletin araçlarıyla meydanlara bedava halk taşınmaktadır. Hatta belediye otobüslerine AKP bayrakları bile asılmaktadır. İmkânı olanlar internete bakınca boy boy görüntülere rastlarlar.
Daha çok iktidar sahiplerinin başvurduğu bu yolla, bazen kantarın topuzunu kaçıranlar çoktur. Bunların amacı suni gövde gösterisi yapmaktır. Sözüm ona meydanlardaki kalabalıkları taraftar gibi gösterip sahte algı yönetimi yapmaktır.
Ama bu sefer sonuç, hiç de tahmin ettikleri gibi çıkmayacak. Meydanları zorla ve gönülsüz dolduranlar, inadına oy vermeyecektir. Çünkü milletin karnı birkaç öğünlük kumanya ile birkaç kuruş harçlıkla doymuyor. Yoksulluk ve açlık o kadar büyüdü ki; “delik büyük, yama küçük” kalıyor.
Büyüklerimiz “taşıma suyla değirmen dönmez” demişler. Ben de diyorum ki taşıma adamla meydanları doldurabilirsiniz ama taşımayla sandıkları dolduramazsınız. Bu sefer halk size gereken dersi verecektir.
Her seçimde sahte vaatlerle milleti kandırıp seçimden sonra unutulan halk, bu sefer iktidar sahiplerine hak ettikleri dersi verecektir.
Bu kanaate nereden vardığımızı merak edenler. Halkın arasına girsin ve sade vatandaşın halini görsün. Sadece işi olanlar değil, sözde işletme sahibi olup evine ekmek dahi götürecek parayı bulamayan, akşam komşusundan birkaç lira borç alarak evine ekmek götüren esnaf çoğunluktadır. Hemen herkes borç sarmalında boğulmaktadır.
Geçmişten bu yana iktidarların düşme sebebi vatandaşın ekonomik olarak zayıfladığı dönemlerdir. Bu sıralar da vatandaşın en büyük derdi açlık ve yoksulluktur.
AKP iktidarı adalet ve kalkınma vaadi ile iktidara gelmiş olmasına rağmen şu anda ne adalet ne de kalkınmanın olmadığı bir ülke konumuna geldik. Bu sebeple; bu iktidar için birlikte yürüdükleri yolun sonu görünmüştür.
Uğur Kepekçi
22 Mayıs 2015