Mübarek Ramazan ayı ile başlayan rahmet ve bereket iklimi, bütün güzelliğiyle devam etmektedir.
Millet olarak ihtiyacımız olan, morallerimizin de düzelmesine vesile olacak; manevi iklimden en güzel şekilde istifade etmenin yollarını araştırmalıyız.
Mademki Yüce Allah(cc) bize Ramazan ayını bir mükafat bir müjde bir kurtuluş olarak vermiştir.
Biz kullara düşen, başta oruç olmak üzere ibadet ve itaatle alakalı bilgilerimizi ve gayretlerimizi mutlaka artırmalıyız.
Tutulan orucun maddi ve manevi faydalarını görmek istiyorsak, oruç tutmayı sadece belli bir zaman diliminde yemekten içmekten ayrı kalmak olarak görmememiz lazımdır.
Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın ibadetler konusunda söylediği bir sözü aktararak sohbetimize devam edelim; “İbadetler, tahsildara borç öder gibi yapılmamalıdır. İbadet aşk ile sevda ile yerine getirilmelidir.”
Oruç tuttuğu halde, orucun sırlarına vakıf olamadığından, ya da Ramazan’ın feyz ve muhabbetinden istifade edemediğinden şikâyet edenlerimiz vardır.
Büyüklerin bir sözü vardır; “vusulsüzlük, usulsüzlüktendir” (neticeye varamamak, yol bilememektendir) Her konuda yol gösteren olduğu gibi bu konuda da yol gösterenlerimiz vardır. Elhamdülillah!
Gerek oruç hakkında gerek diğer ibadetler hakkında bilgi edinmek için basit bir ilmihal ya da sıradan bir eserden ya da en yakın bir hoca efendiden, yakın bir arkadaşımızdan öğrenmek mümkündür.
Ancak bilinen zahirin yanında bilinmeyen (ancak erbabınca bilinen) sırlarını öğrenmekle o işten Yüce Allah’ın muradını, hikmet ve sırlarını aramak lazımdır.
Bu konuda yine İmam-ı Gazalinin meşhur bir sözünde dediği gibi; “cevizi kırıp da içine bakmayan, içini de dışı gibi zanneder”
Gerçekten de öyle değil mi? Cevizin dış kabuklarının biri yeşil ve acı, birinci kabuğun altında kaba odunsu bir kabuk, onunda içinde asıl cevizin özü ve lezzeti vardır. Buna ulaşmak için de mutlak manada gayret gerekmektedir. Zahmetsiz olmaz.
Orucu zevke muhabbete çevirmekle açlığın ve susuzluğun zahmeti insana kolay gelir. Aksi takdirde orucu sadece aç kalmak olarak algılayınca, iftarın olmasını iple çekeriz ve açlığın susuzluğun ağırlığı çoğu kez tutana zor gelir.
Öyleyse oruç ve benzeri ibadetlerin sırrına erince “gülü seven dikenine katlanır” misali her türlü zorluk karşısında insan güç elde eder.