Takvaca bir hayat sürmeliyiz

Bir hadisi şerifte Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed (sav) bizlere hem dua etmeyi hem öncelikleri sıralamayı işaret etmiştir:

“Allah’ım! Senden hidayet, takva, iffet ve gönül zenginliği isterim.” (Müslim, Zikir 72)

Dualarında; Öncelikle Allah’ın razı olduğu yol olan, Müslüman olmayı istemek manasına gelen, “hidayeti”.

Sonra Allah’tan korkarak, haramlardan (yasaklardan, günahlardan) sakınmak ve mükemmel olarak hayatına yansıtmak olan “takvayı”.

Sonra, İnsan ruhundaki yapıcı kuvvetin, yani şehvetin iyiye kullanılmasından ortaya çıkan huy ya da nefsi kötü isteklerinden men etmek manasına gelen “iffeti”.

Sonra da iç huzur manasına gelen “gönül zenginliğini” istemiştir.

Peygamber efendimiz bu dua ile bizlere yaşantımızda takip edeceğimiz yol haritasını çizmiştir. Peygamberimiz, (s.a.v.) yaşantımızda karşılaştığımız bir olay karşısında tercihimizi takvaca hareketten yana kullanmamızı da istemiştir.

“Bir şeyi yapmak veya yapmamak üzere yemin eden, sonra da (yemininin) zıddını takvaya daha uygun bulan kimse, (yemininden vazgeçip) takvaya yönelsin!” (Müslim, Eymân 15.)

İnsanlar yaşadıkları hayattan lezzet alamadıklarını, istedikleri gönül rahatlığına (iç huzura) erişemediklerini söylerler.

Adeta hayatın lâbirentleri arsında çırpınır dururlar. Doğru yolu bulmak isteyen, problemlerine çare arayan insanlara, yollarını Allah ve Resulü tarif etmektedir. Bizlere de bu konuda sürekli uyarıda bulunulmuştur.

Allah Resulü Veda hutbesinde; “Müminler! Size iki emanet bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. Bu emanetler, Allah’ın kitabı Kur’ân ve İtretim Ehli Beyt’imdir.” Buyurmakla insanlığa ebedi ve evrensel bir çağrı yapmıştır.

Bu çağrı bütün insanlığı ilgilendirmektedir. Elimizden geldiği, gücümüzün yettiği kadar bu konuda gayret etmemizin de kendi menfaatimize olduğunu, neticede kurtuluşa ereceğimizi yine Kur’an’ı Kerim bize haber vermektedir.

“Öyleyse, gücünüz yettiğince Allah’tan korkun. Dinleyin, itaat edin ve kendinizin hayrına olarak infak edin. Kim de nefsinin cimriliğinden korunursa; işte onlar, felaha erenlerin kendileridir.” (Teğâbün: 64/16)

İman edip, Allah’tan gereği gibi korktuğumuz, (takvaca hareket ettiğimiz) takdirde kalbimize iyiyi kötüden ayıracak, “kalbi uyarıyı” sağlayacak bir güç “Furkan” verileceği, suçlarımızın örtüleceği ve günahlarımızın bağışlanacağı da Enfal suresi 29. Ayette müjdelemiştir:

“Ey iman edenler; Allah’tan korkarsanız O, size bir Furkan verir. Suçlarınızı örter ve sizi bağışlar. Allah, büyük lütuf sahibidir.”

Öyleyse yapılacak iş bellidir. Hayatını huzurlu bir şekilde devam ettirmek isteyenler; “takva ehli” olarak bir hayat sürmeyi tercih etmelidirler.

İçerisinde bulunduğumuz Ramazan ve tutulan oruçlar, yapılan ibadetler büyük fırsatlardır.

Burası er meydanıdır, haydi nefisimizi yenerek gerçek pehlivan olmaya.

Önerilen Makale

Hakkımı helal etmiyorum

Türk siyasetinde işler, hiç olmadığı kadar farklı mecralarda seyrediyor. Bu süreç ve gelinen nokta sizlere …