Rahmetli Celal Mısır hocamızın vefatının 27. sene-i devriyesi en çok onunla anıları olanları feyzlendirmiş, bereketlendirmiştir.
Gerçekten de onu tanımak, onunla aynı meclisi paylaşmak, onunla yoldaşlık, arkadaşlık yapmak farklıdır…
Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın, onu bölgemizin irşat ve nasihatiyle görevlendirmesi, bizim de bu bölgenin insanı olmamız, elbette bizim şansımızın güzelliğinden olsa gerek.
İcmal Gençliğinin mimarlarından olan Rahmetli Celal Mısır hocamız, tam bir alperendi. Onun elinin değdiği en çorak topraklar yeşerir, attığı tohumlar meyve verir, yetiştirdiği gençler, vatanına milletine ve çevresine bereket ve hizmet verirdi.
O zamanlar, her ay düzenlenen İcmal bölge toplantıları sayesinde farklı bir ilde farklı bir beldede bir araya gelirdik. O gün “İcmal Günü” olurdu.
Bölgeden gelen misafir gençlerle o beldenin gençleri eşleşir, İcmal Dergisini halkımıza sunarak, dergide bulunan yazarların yazılarını sohbet konusu yaparak, ziyaretler yapılırdı. Bir yandan da akşam Celal Hocamızın sohbet yapacağı mekâna davet yapardık. Onun sohbet meclisleri, farklı bir alemdi, yaşayanlar bilir…
İcmal Dergisini halkımıza sunarken, hiç kimseyi ayırt etmeden, sohbet ve muhabbet etmeye çalışırdık. Caddenin bir ucundan bir ucuna kim varsa, kim çıkarsa karşımıza, ona “iman ve insan davası” anlatılırdı.
Bazen şansımıza alkol satan bir büfeci, bazen bakkal, bazen fırıncı, bazen bir semt karakolu çıkardı.
Sırada kim varsa, hangi esnaf varsa, atlamadan nezaketle selam verir, ona İcmal Dergimizi almasını söylerdik. Parası olmadığını iddia edenlere de hediye ederdik. Yeter ki istifade etsin isterdik. Gerçekten iyi niyetlerle yapılan bu hizmetin bereketi çok olurdu.
Yaptığımız çalışmanın gayesini anlamamız için bize yaptığı şu nasihat ölünceye kadar kulağımızda küpe olarak kalacaktır:
“Arkadaşlar, bu yaptığınız hizmet sıradan bir hizmet değildir. Hangi kapıyı çalarsanız çalın, orada bulunan kimseler nasibince nasiplenecektir. Size düşen görev, Allah’ın davasını dava edinmek ve o davayı gönüllere taşımaktır. Yapacağınız sohbetler, tarif edeceğiniz dua ve zikirler, her nasiplinin gönlünde farklı bir tecelliye sebebiyet verecektir. Bunu illa sizin görmenize gerek yoktur. Bunu anlamanız için şöyle tarif edeyim size: Yağmur yağdığı zaman, bütün aleme yağar. Dağa yağar, taşa yağar, toprağa yağar, çiçeğe yağar, ağaca yağar, göle yağar, denize yağar. Her yağdığı yere bir değer katar.
Dağa yağar, ot olur. Taşa yağar, üstündeki tozu toprağı temizler. Toprağa yağar, tohum varsa tohum çatlar filiz verir, tohum yoksa toprağa gıda verir. Ağaca yağar, meyvesine lezzet verir. Suya yağar damla olur, damla göl, göl deniz olur. Yola yağar yollar tertemiz olur.
Sizin bu yaptığınız hizmetler bir rahmet yağmuru gibidir. Her gönülde farklı tecelliler olur. Kalbi toprak gibidir, kiminde tohum vardır, bir damla onu yeşertecektir. Kiminde tohum çatlamış, meyve verecek bir damlayla gönül meyveye duracaktır. Kiminin kalbinde susuz bir meyve ağacı vardır, bir damlayla lezzete duracaktır. Sizler de bu hayırlı işlerde ona destek olacak ve hidayetine vesile olacaksınız.
Bilmez misiniz ki bir kişinin hidayetine vesile olmak, alemi diriltmek gibidir… Sakın yaptığınız işi basite almayın. Hem onlar hem siz neler kazanacaksınız, bunu huzuru mahşerde göreceksiniz”
Celal Hocamızın dediği gibi bereketini bu dünyada da çok gördük. Yetişen İcmal gençleri capcanlı, dün de bugün de milletimizin hizmettedir.
“Var bi hayalimiz” diye yollara düşmüş, milletimizin hayallerini gerçekleştirmek için sahadadırlar.
Yapılan bu hayırlı hizmetlerin karşılığını, Ahirette de rahmetli Celal hocamızla birlikte cennette görmeyi Rabim bizlere nasip eylesin.