Geldikleri gibi giderler

Gazi Mustafa Kemal Atatürk için hiçbir şartta olumsuzluk yoktur. Geçmişteki işgalin en acımasız günlerinde, milletimiz “ne olacak halimiz” diye kara düşünürken, O hiçbir zaman umutsuzluğa düşmedi.

Tarihe geçen ve kurtuluş savaşının işaret fişeği hükmünü taşıyan “geldikleri gibi giderler” sözü aslında onun hayat felsefesini de özetler.

Birinci Dünya Savaşı’nda yenik düşen Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti konumunda olan İstanbul işgal edilmiş ve itilaf devletlerinin donanma gemileri Boğaziçi’ne intikal etmeye başlamıştır. Bu sırada Haydarpaşa Garında bulunan Mustafa Kemal Atatürk Fransız işgal kuvvetlerine ait bir buharlı gemiyle Haydarpaşa’dan Galata’ya hareket eder.

Galata’da demirlemiş savaş gemilerinin arasından geçerken üzüntü içinde ağlayan, yaveri Cevad Abbas’a Mustafa Kemal Atatürk “üzülme çocuk, geldikleri gibi giderler!” sözünü söyler. Bu söz Gazi Mustafa Kemalin kararlılığının, duruşunun ve kurtuluş savaşımızın ilk işareti olur.

İstanbul hükümeti ve padişah, baskılar karşısında orduyu terhis ederek, yönetimi işgal kuvvetlerine teslim ederken, O asla umutsuz değildir. Galata’ya geldiğinde işgal kuvvetlerinin 55 parçadan oluşan donanmasını görüp manzaranın ülke açısından hiç de iç açıcı olmadığını gördüğü halde içindeki bağımsızlık ruhunun yüceliği Türk milletinin gerçek karakterini yansıtmaktadır.

Bu karaktere sahip Türk milleti ne kadar yıkılmışsa o kadar ayağa kalmasını bilmiş, işgale boyun eğmemiş, vatan topraklarını asla terk etmemiştir.

Bu karakterimizi çok iyi bilen işgalci ülkeler, bizi savaş meydanlarında yenemeyeceğini çok iyi bildiği için sürekli masa başı oyunlarıyla ya da içimizde elde ettikleri işbirlikçilerle dini ve milli bütünlüğümüzü parçalayarak bizi işgal etmeyi hesap ederler.

Gerçekten bir milleti millet yapan değerler sağlam olduğu sürece, milli ve dini birlik yara almadığı sürece bizlere kimsenin gücü yetmemiştir ve yetmeyecektir.

Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un şu ifadesi ne kadar da yerinde ve doğru bir tespittir: “Girmeden tefrika bir millete düşman giremez / Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez”

Düşmanlarımız her zaman milleti içerden parçalamak için yerli işbirlikçileri kullandılar, son olarak 15 Temmuz’da kullandılar. Şayet ders almaz uyanık olmaz isek içerden parçalamak fikrinden asla vaz geçmeyeceklerdir. Her fırsatta bunu deneyeceklerdir.

Türk milletinin kurtuluş savaşı öncesinde atasından aldığı, işaret fişeğini söndürmediği takdirde her tehdit karşısında “geldikleri gibi giderler” fikriyatı onu şaha kaldıracaktır.

Önerilen Makale

Atatürk, Allah’a dua ederek yardım isterdi

Kurtuluş mücadelesi yıllarından itibaren İngiliz ve Yunan ajanlarının sinsi gayretleriyle dini bütün, imanı sağlam Gazi …