Yıllardır insanlığın başına bela olan, can ve mal kayıplarına sebep olan Covit-19 virüsü dünya gündeminde kalmaya devam ediyor. Bu gidişte yıllarca da pandemi gündemiyle yaşayacağımız anlaşılmaktadır.
Virüs bir vakadır, kaynağı ne olursa olsun, çok ciddi sağlık sorunları yaşanmakta, her yaş gurubundan insanın ölümüne sebebiyet vermektedir.
Kendim de pandemi sorunu yaşayan biri olarak çoluk çocuk çektiğimiz ıstırapları tekrar yaşamayı asla istememekteyim.
Virüsten korunmak için dünya sağlık örgütü başta olmak üzere bütün tıp otoriteleri aşının şart olduğunu, sadece aşıyla korunma sağlanamadığı için mutlaka; temizlik, maske ve mesafe kuralına da uymamız istenmektedir.
Ayrıca kalabalık ortamlardan, yakın temas sağlanma ihtimali olan yerlerden uzak durulması, kişinin sağlığı açısından ısrarla istenmektedir.
Bu uyarılara uymayanlar, hem kendileri sağlık sorunu yaşamakta, bazıları canını kaybetmekte, hem de başkalarının sağlığının bozulmasına ya da ölmesine sebebiyet vermektedirler.
İlmi deliller, yaşanan olaylar, bu virüsten korunmanın ya da kurtulmanın şimdilik aşıdan başka yolunun olmadığını gösteriyor.
Ne var ki sosyal medyada yayılan bilgi kirliliğine alet olan, ya da kendi kafasına göre davranmayı adet edinen kimselerin aşı olmamaları, virüsle mücadeleyi zorlaştırmaktadır. Neden aşı olmadıklarını da “özgürlükle, insan haklarıyla” izaha çalışmaktadırlar.
Geçtiğimiz akşam Meltem Televizyonunda Haftanın Sohbeti programına konuk olan Doç. Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi aşı olmamakta ısrar edenlere çok ciddi uyarılarda bulundu.
Bu konudaki tespitlerinden birini paylaşmak istedim: “Aşı karşıtlarının aşıya karşı olmalarının bir yere kadar izahı vardır. İfade özgürlüğüne sahipler ama bunun sınırı, benim özgürlüğüme dokunana kadardır. Tedbir almayıp aynı yaşam alanlarını kullanıp bir başkasına virüs bulaştırma riski taşıyanlar, haktan özgürlükten bahsedemezler. Bu bir sosyal güvenlik sorunudur. Sağlık sorunudur. Mal ve can kayıplarına sebep olanlar, başkalarının hakkına tecavüze ederek özgürlükten, haktan bahsedemezler. Bu bir yerde kul hakkına da girer.”
Doç. Dr. Ahmet Hamdi beyin tespitlerine tamamen katılıyorum. Gerçekten de sadece kendimizi korumak yetmiyor. Camiye gidiyoruz, maske takmayan, mesafeye aldırış etmeyenlerle karşılaşıyoruz. Seccademizi aralıklı mesafeyle koymuş iki bilinçli kimsenin arasına gelip maske takmayan biri oturuyor. Kalkmasını isteyince de “bir şey olmaz Allah korur” gibi ifadelerle karşılaşıyoruz.
Dolmuşlarda, sokaklarda maske ve mesafe kurallarına gerektiği gibi uyulmuyor. Hele bir de yakın şahit olduğumuz, virüslü olduğu halde test yaptırmayan, kendini saklayanlar ve aramızda dolaşanlar yok mu?
Görüldüğü gibi değerli dostlar, toplum hâlâ aşı konusunda ikna olmuş değildir. Bu sebeple risk çoğalarak devam etmektedir. Yetkililer, mutlaka bunun bir yolunu bulmalı, gerekli hukuki düzenlemeler ya da tedbirler bir an önce alınmalıdır.