Aile ve evlilik hakkında

Toplumun temeli aile ocaklarında atılır. Bu kural hangi din hangi dil ya da hangi ırk olursa olsun fark etmez.

Aile kurumlarını sağlam temeller üzerine oturtan toplumlar tarih sahnesindeki yerlerini sağlamlaştırırlar.

Ulusları işgal etmek parçalamak niyetinde olan küresel güçler, milletlerin inanç ve kültür bağlarını koparmak için evlilik kurumlarını yok etmek üzerine çok ciddi faaliyetler yaptılar. Bu konuda toplum mühendislerinden oluşan ekipleri ve ajanlarını devreye soktular.

Toplum mühendisleri, üzerinde hesapları bulunan milletlerin aile kurumlarının yapılarını inceleyip ona göre yozlaştırma faaliyetlerini geliştirdiler.

Türk toplumunun aile bağlarında örfi ve dini düşüncelerin yüksek bir değer olduğunu tespit ettiler. Aile yapısındaki bu yapıyı bir şekilde bozarak yapmak istedikleri bu sinsi planı televizyon dizileriyle daha çabuk uygulayıp çok kısa bir zamanda amaçlarına eriştiler.

Son 20-30 yıldır televizyon dizilerinde “zalim baba”, “acımasız töre”, “özgürlük savaşçısı yeni kuşak” temaları işlenerek töre denilen temel değerler yok edildi.

Bu konuda töre adı altında bazı yörelerde oluşmuş yanlışlar öne çıkartılarak doğru olanlara da düşmanlık aşılandı. Yeni kuşaklara törenin anlamsız olduğu inancı aşılandı.  Maalesef bunu da başardılar…

Şimdi de son birkaç yıldır hemen hemen bütün dizilerde “yasak aşk” temaları işlenmektedir. Hemen her evde ihanet, aldatma sahneleri işleniyor. Çok acımasız senaryolarla en mahrem şeyler ayaklar altındadır.

Bu bir dizi deyip geçmeyin. Yapılmak istenen şey bellidir. Aile kurumu yok ediliyor, dizilerle bir millet eğitiliyor, evriliyor, çevriliyor, istenilen noktaya getiriliyor.

Oynanan sinsi oyuna hukuk engeli olmasın diye de kılıf hazırladılar. Dizi oynarken bir alt yazı geçiriliyor: “Bu dizideki olaylar ve karakterler gerçeği yansıtmamaktadır.”

Dizlilerle hipnoz edilen milletimiz, işleyeceği suçu, yapacağı aldatmayı, gerçekleştirmek istediği cinayeti bile dizi karakterlerinden öğrenmektedir.

Dizileri hazırlayanlar kimi rant peşinde kimi sosyal dokuyu parçalamak peşinde ne yaptıklarının bilincindeler. Olayın hangi noktaya geleceğini bilmekteler ama halkımız dizinin sürükleyici cazibesiyle çoluk çocuk birlikte izlediği sahnelerle aile yuvasına kendi eliyle dinamit attığının farkında bile değildir.

Bu bilgilerden sonra şöyle dönüp bir bakalım, toplumda evlenme oranından çok boşanma oranı artmakta; kadın cinayetleri, suç oranları da bir o kadar artmaktadır.

Toplumun çekirdeği hükmünde olan aile bağları koptukça huzur toplumu olmaktan süratle uzaklaşmaktayız. Aile ve evlilik hakkında yaşanan bu kadar olumsuzluklara, sözüm ona dindar ve muhafazakâr olan hükümet bir çare bulamamıştır. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının ilgi alanı içinde olan bu konu hakkında bakanlığın bir projesi olup olmadığını merak etmekteyim.

Önerilen Makale

Atatürk, Allah’a dua ederek yardım isterdi

Kurtuluş mücadelesi yıllarından itibaren İngiliz ve Yunan ajanlarının sinsi gayretleriyle dini bütün, imanı sağlam Gazi …