Yaşadığımız dünyada öyle işler dönüyor ki insanın aklının sınırları zorlanıyor adeta. Haram helal, yanlış doğru, iyi kötü öyle içi içe girmiş ki anlaşılması; içinden çıkılması çok zor bir dönemi yaşıyoruz.
Eskiden içi dışı bir olmayana ya da birkaç farklı tavır sergileyene iki yüzlü denirdi. Şimdi insanlara sayı ile şu kadar yüzlü demek yanlış olur. Çünkü insanların her gün başka yüzlere her an başka kılıklara girmelerinden dolayı sayı ile sınırlamak zor oldu.
Bence çok yüzlü insanın en büyük ayıbı: “Toplumda algı yönetiminde insanı aldatmak için rakibinin ya da üzerinde çalışma yaptığı kişilerin kutsalları ile oynamaktır. Çünkü her şeye rağmen toplumda saf ve temiz kalabilen az da olsa bazı kimselerin hala varlığına inanıyorum. Bu sebeple de samimi olanların ve mazlumların intikamını da Allah alacaktı.”
Bence kelimesini çok kullanmak istemem ama insan bazı konularda tecrübe sahibi olunca ya da insanın bir konuda deneyimi olunca naslarda değil de gündelik hayatla alakalı bazı konularda, bence demesinin de sakıncası olmadığına inanıyorum.
İşimiz gereği insan psikolojisi ve sosyolojik deneyimler konusunda, sosyal hayatta normalin üstünde deneyim sahibi olduğumuza inanıyorum…
İnsanlar öyle ya da böyle şu fani dünyada kurdukları tezgâhı çevirebilirler. Emellerine ulaşmak için her yolu deneyebilirler. Ama sonunda tezgâhı kuran da üzerinde tezgahlar kurulanlar da ölüm denen gerçekle buluşacak ve yaptıklarından sorumlu tutulacak, hayır ya da şer bütün yaptıklarından hesaba çekilecektir. Yüce Allah biz kullarını, gelecek bu çetin günden ayetle uyarmıştır.
“O gün insanlar amellerini görmeleri (karşılığını almaları) için darmadağınık geri dönüp gelirler. Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu görür.” (Tin suresi 6-7-8)
Nahl suresinde de tezgâh kurmaya kalkışanların tuzaklarının mutlaka bozulacağını, hatta kurdukları tezgahların mutlaka bir gün başlarına geçeceğini ihtar etmiştir:
“Kötülük tuzakları kuranlar, Allah’ın, kendilerini yere geçirmeyeceğinden veya kendilerine bilemeyecekleri bir yerden azabın gelmeyeceğinden emin mi oldular?
Yahut onlar dönüp dolaşırlarken Allah’ın kendilerini yakalamayacağından emin mi oldular? Onlar (Allah’ı) âciz bırakacak değillerdir.
Yoksa Allah’ın kendilerini yavaş yavaş tüketerek cezalandırmayacağından (emin mi oldular)? Kuşkusuz Rabbin çok şefkatli, pek merhametlidir.” (Nahl 45-47)
Bu bilgiler ışığında; tuzak kuranların kurdukları tuzaklar, mutlaka bir gün başlarına çevrileceği gibi mağdur olanların da intikamını Allah’ın alacağını unutmamak gerekir. Allah cümlemize doğru istikametimizi korumayı, yolunda bir ömür geçirmeyi, kulluk çizgisinden ayrılmadan bir hayat sürmeyi nasip eylesin.