Son yapılan il başkanları toplantısında Sayın Cumhurbaşkanının hedefinde CHP lideri ve CHP Grup Başkan Vekili vardı. Cumhurbaşkanı bu şahıslar üzerinden çok sert söylemlere yer verdi.
Gerçekten de siyasetin gittikçe ısındığı bu zamanda toplumda bu gerilimin hepimize zararı vardır. Gerek meclis görüşmelerindeki söylemlerde gerekse de gruplarda yapılan konuşmalarda öfke ve şiddet gün geçtikçe artmaktadır.
Hükümet ve muhalefet elbette birbirlerini eleştirmeli, milletin menfaatine olan noktada da mutlaka birlik sağlanmalıdır. Ne yazık ki ülkemizde ne hükümet ne muhalefet bir tek noktada bile uzlaşı sağlamada pek de başarılı değiller. Yapılan iş kör döğüşü ve “Tencere dibin kara, seninki benden kara” edebiyatından başka bir şey değil.
Hükümet ve muhalefet birbirini eleştirmeli ve eleştirilerinden ders çıkarıp cevap verilmesi gereken konularda da uygun bir lisanla cevap hakkını kullanmalıdır. Ama bu tip bir siyasete hasret kaldık. Muhalefetin yanında özellikle de hükümet kanadını temsilen Sayın Cumhurbaşkanı her konuda en yüksek perdeden fikir beyan etmekte bazen işin dozu kaçmakta gerilim siyaseti yapılmaktadır.
Türk milletinin tamamının yönetimine talip olan cumhurun başı konumunda olan birinin bu kadar sert söylemelerde bulunması asla kimseye fayda sağlamayacaktır. Bu sert söylemlerin yansıması olarak karşı fikirlerin de sert söylemlerine fırsat tanınmış olacak ve kaybeden millet olacaktır.
Cumhurbaşkanının şu sözlerine bakar mısınız değerli dostlar?
“Utanmadan sıkılmadan sokaklara döküleceklermiş, siz 15 Temmuz’u görmediniz mi? Nereye dökülürseniz dökülün 15 Temmuz’da o sokağa dökülenlere bu millet nasıl dersini verdiyse siz de dökülün siz de aynı dersi evelallah alırsınız. Bizler Cumhur İttifakı olarak hepinizi önümüze katar, gideceğiniz yere kadar kovalarız.”
Muhalefetin eleştirilerine “hepinizi önümüze katarız kovalarız” ifadesi oldukça tehlikeli bir söylem ve 15 Temmuz ile karıştırılmaması gerekir. Bu ifadeler sözün bittiği ve üzerinde dikkatle düşünülmesi gereken sözlerdir.
Ne kadar haklı ne kadar öfkeli olursa olsun bir Cumhurbaşkanının bu kadar sert söylemlere başvurması asla hoş bir davranış değildir.
Zaten milletimiz geçim derdinde, gırtlağına kadar borç batağına batmış, evine bir parça ekmek götürmenin çilesiyle başı belada iken bir de toplumda gerilim siyaseti uygulamak milletimizin sıkıntısını artıracaktır. Huzuru bozacaktır.
Sayın Cumhurbaşkanımızın 13 Haziran 2019 tarihinde kendisinin paylaştığı bir Twitter mesajını hatırlatmakta fayda görüyoruz: “Gerilim siyasetine asla tevessül etmeyecek; demokrasiden, milli iradenin üstünlüğünden taviz vermeden bu uzun ve ince yolu kat edeceğiz.”
Geçmişte gerilim siyasetinden nemalanarak sürdürülen 20 yıllık iktidarın, gittikçe kan kaybetmesinden kaynaklanan sıkıntı, siyasete yansımaktadır. Ama bundan sonra gerilim siyaseti kimseye fayda sağlamayacaktır.
Yazımızın sonunda Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Av. Hüseyin Baş’ın siyasete getirdiği kaliteye dikkat çekmeden geçemeyeceğim. O, kimseyi ötekileştirmeden, sadece çözüm odaklı, kucaklayıcı; kırmadan, dökmeden, kimseye hakaret etmeden siyaset yapıyor ve gönüllerde taht kurmaya devam ediyor.