Geçtiğimiz Ramazan Bayramı’nda yaşadığımız duygular ve olaylar inançlarıyla kültürüyle hem hal olmuş bir millet olduğumuzu bir defa daha gözler önüne serdi.
Dünya ile birlikte millet olarak Pandemi dolayısıyla yaklaşık 2 yıldır çok sıkıntılı günler yaşadık. Bırakın bayramlaşmak için bir araya gelmeyi, yakınlarımızın cenaze merasimlerine dahi gidemedik. En yakın komşularımızla en yakın akrabalarımızla görüşemedik. Uzaktan selamlaşmak uzaktan hâl hatır sormak dışında hemen hemen hiçbir sosyal faaliyette bulunamadık.
Geçtiğimiz Ramazan Bayramı’nda, başlayan iyileşme sürecinin de verdiği rahatlıkla; eşimizle, dostumuzla doya doya bir bayramlaşma yapabildik. Büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden doya doya öptük. Yoğun bir misafirlik yaşandı. Özlemler giderildi…
Akraba ziyaretlerinin yanında; partiler, dernekler, küçük büyük sivil toplum örgütleri hemen herkes birbiriyle bayramlaşma törenleri tertipledi. Tabir yerindeyse millet olarak doya doya bayramlaştık.
Camiler bir başka doluydu bu sene. Kabir ziyaretleri daha yoğundu bu sene. Ölüler bile başka bir bayram etti sanki bu sene.
Bu bayramlaşma manzaraları aslında millet olarak Türk milletinin inancıyla kültürünün nasıl harmanladığını, birbiriyle nasıl kucaklaştığını da gösterdi.
Gerçekten dünyada inancını kültür haline dönüştüren bizden başka bir millet var mı bilmiyorum ama bizim farkımız her fırsatta fark edilmektedir.
Türk Milletini hiçbir etnik farkı gözetmeden kardeş eden Hacı Bektaşi Velinin attığı tohumlar dal budak salmış, çaldığı mayalar tutmuş; her türlü fitne faaliyetlerine rağmen kardeşçe yaşamanın sırrına varılmıştır.
Hacı Bektaş-ı Velinin attığı bu tohumlarla yeşeren Türk milletini bir arada tutmayı başaran Gazi Mustafa Kemal Atatürk, aynı çizgide yürüyerek kurtuluş mücadelesini başarmış, bizlere yaşanacak bir yurt bırakmıştır.
Dokusu ve kumaşı sağlam olan Türk Milletinin barış ve kardeşlik duygusunu ayakta tutarak başaramayacağı hiçbir şey yoktur. Millet olarak değerlerimize sahip çıkmak, bağımsız ve güçlü bir devlet olmanın da şartıdır.
Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın sık sık tekrarladığı “milli ve dini bayramlarımızı aynı hassasiyetle kutlamalıyız.” Uyarısı millet olmanın garantisi hükmündedir.
Önümüzde yaşayacağımız dini ve milli bütün bayramlarımızı millet olarak en güzel en coşkulu bir şekilde kutlamak dosta güven düşmana korku salacak, gücümüze güç katacaktır. Nice bayramlara efendim…