Dönüp dolaşıp aynı noktaya gelmek, olumsuzluk çemberi içerisinde hapsolmak, fasit daire gibi anlamlar içeren “kısır döngü” bir yerde çaresizliği de ifade eder.
Kısır döngüyü kendini çaresiz zanneden kimselerin kendi kendini prangalara vurması olarak da görebiliriz. Kısır döngüye son zamanlarda bazı kimseler dayatılan çaresizlik adını da vermektedir.
Olumsuzluk içeren bir durumun değiştirilmesini isteyenler, mutlaka oluşan bu döngüyü, bu prangayı kırmak zorundadırlar.
Kendini topluma egemen kılmak arzusunda olan birilerinin, kendi döngüsünü oluşturup insanları buna mecbur kılması da bir türlü kısır döngüdür. Bu döngü fert planında kalırsa fertleri ilgilendirir ve alanı dardır.
Eğer kısır döngü ya da dayatılan çaresizlik denen davranışı sergileyenler, yönetenler sınıfını oluşturursa bütün toplumu ilgilendirir ki; halkın kölelik benzeri durumlara düşmesini sağlar.
Kısır döngüyü hayatın her sahasında görmek mümkündür. Siyasetteki kısır döngü; hastalıklı rejimlerin artığı olan, krallık ve benzeri rejimlerden kalma davranışları topluma egemen kılmak için halka yapılan dayatmalardır.
Özellikle ülkemizde siyasette oluşan bu “kısır döngü” topluma tamamen egemen bir hâldedir. 20 yıldan fazla bir zamandır halka algı ile dayatılan çaresizliğin dışına çıkmaya korkutulan halkımızın morali seçimler yaklaştıkça daha da bozulmaktadır.
Algı ile yönetilen halka adeta; “bizden sonrası tufandır, öyleyse bize mahkûmsunuz, bu döngüden çıkarsanız sudan çıkmış balık gibi boğulursunuz” mesajları verilmektedir.
Hâlbuki insanoğlu daha önce de dayatılan nice batıl sistemleri yerle bir etmiş, tapılan sahte putları yıkmış, Hak ile buluşmayı sağlamıştır. Çünkü insanoğlu hiçbir haksız dayatmaya ve hiçbir kısır döngüye hapsolacak kadar çaresiz değildir. Peygamberlerin ve kanaat önderlerinin verdikleri mücadele buna en güzel örneklerdir.
Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız da bir ömür verdiği yaşam mücadelesinde insanımıza, dayatılan çaresizliklere asla mahkûm olmadıklarını, vurulan “kısır döngü” prangalarını kırmalarının mümkün olduğunu haykırdı durdu.
Millet olarak maalesef Onu dinlemediğimiz için etrafımızda oluşan çember gittikçe daraldı. Halkımız nefes alamayacak bir hâle düştü.
Ama Prof. Dr. Haydar Baş hocamız bize öyle fikirler, öyle çareler bıraktı ki; her ne olursa olsun asla çaresiz olmadığımızı haber verdi.
Dün O’nun bizleri kısır döngüden kurtarmak için ortaya koyduğu çareleri bugün bayrak edinen bir kadro ve lider vardır. Bağımsız Türkiye Partisi kadroları ve lideri Av. Hüseyin Baş; aynı çareleri, aynı heyecanla bizlere sunmaktadır. Yapılacak iş; bu çağrıya kulak ve destek vermektir. Aksi hâlde kısır döngü çemberi her geçen gün daralacak, belki de kimseye hayat hakkı dahi tanımayacaktır.