Her yeni bir eğitim dönemi; o millet için yeni bir umut, yeni bir heyecan ve aynı zamanda yeni bir endişe döneminin başlangıcıdır.
Yeni bir umuttur; öğrenci velileri, itinayla yetiştirdiği evlatlarının, okuma yazma ve hayatı daha düzenli öğrenmeye başlayacağının umudunu taşır.
Yeni bir heyecandır; çocuğunun eğitime başlaması, yeni bilgilerle buluşması, eline kalem alıp yazmaya başlaması, gerçekten de hem öğrenci, hem öğrenci velisi için kayda değer bir heyecandır.
Yeni bir endişedir; yeni bir ortama, yeni bir işle başlayacak olan evladı için öğrenci velilerinin endişeleri, umut ve heyecandan çok daha fazladır.
Evet, ben de bir öğrenci velisiyim. Ben de çok ciddi kaygılar taşıyorum. Etrafıma bakıyorum; sadece ben değil, tanıdığım bütün veliler endişe taşıyor.
Karmaşık bir zamandayız. Ülkemiz, devletimiz, milletimiz ve özellikle gençlerimiz üzerinde çok ciddi oyunlar oynandı.
Ve oynanmaya devam edildiği bir zamanda yaşıyoruz ki endişe etmemek elde değil.
Terör, uyuşturucu, ahlaksızlık çok küçük yaşlara inmiş; okul önleri gençlerin hesaplaşma alanları haline gelmiş. Öğrenciler arasında çok yoğun sigara ve sağlığa zararlı şeylerin kullanılmaya başlandığını bilmeyen yok.
Evden çıkan her çocuğun velisi “acaba evladım bir pisliğe bulaşmadan, başına bir kaza bela gelmeden, salimen eve gelebilecek mi?” endişesi taşımaktadır.
Bu ve benzeri endişelerin taşındığı bir ortamda yeni bir eğitim dönemi başladı.
Hayati endişelerin yanında bakınız daha evladımızı eğitecek öğretmenin gerek ahlak, gerek fikir ve gerek bilgi seviyesini endişe etmeye sıra bile gelmedi.
Endişelerin çokluğundan; okulların fiziki yapısını, sağlığa elverişli olup olmadığını, eğiticinin bilgi ve beceri seviyesini, eğitim sistemini, tartışamıyoruz bile…
Milli eğitimi eleştirmeye kalkışsak, sayfalar dolusu yazmamız lazım. Çünkü eğitimin bu seviyeye gelmesine en büyük sebep, sistem ve siyasilerdir. Yıllardır milletimize yaraşır bir milli eğitim sistemimizi oluşturamadılar.
Bilerek ya da bilmeyerek; Milli adı altında, gayri milli ve gayri ahlaki sistemlerin oluşmasına, yanlış ve hastalıklı bir yapının oluşmasına zemin hazırladılar.
Zaman şikâyet etme zamanı değildir. Her şeye rağmen “zararın neresinden dönülse kârdır.” Madem geleceğimizin garantisi evlatlarımızdır. O zaman öğrenciler, veliler, öğretmenler ve devlet yöneticileri olarak el ele vererek yarınlarımızın garantisi evlatlarımızı; milletimize yaraşır bir eğitim seviyesine getirmeye çalışmalıyız. Eğitim ihmale gelmez. Eğitim dönemimiz, hayırlara vesile olsun.
Uğur Kepekçi / 2.10.2016