Türkiye’de iktidarıyla muhalefetiyle eski siyasilerin söylemleri de, eylemleri de akıl ve vicdan sahibi olanları rahatsız etmeye başladı. Milletimizin gözünün içine baka baka söyledikleri yalanlar, arşivden çıktıkça insanın midesi bulanıyor.
Siyasilerin açtığı bu çığırdan yürüyen halkımızda da hastalık fertten topluma yayılmaya başladı. Hemen her yerde karşımıza çıkan benzer manzaralar.
Dün birbirlerine sövenler, bugün birbirine şarkılar söyleyecek kadar âşık olmuş. Yarın ne olacağı belli değil.
Bugün sevenlerin yarın sövmeyeceğini garanti edemiyoruz. Yarın ne olacağı belli değil.
İktidarın nasıl davranacağı, nerede hangi fikrinden döneceği, muhalefetin nasıl davranacağı, yarın ne yapacağı belli değil.
Daha önce oy verdiğiniz siyasinin ya da alışveriş yaptığınız can ciğer dostunuzun size yarın nasıl bir dümen çevireceği belli değil.
Şimdi kim kiminle yürüyor, yarın kim kiminle yürüyecek. Bugün kim kiminle dost, yarın kim kiminle düşman olacak belli değil.
Çünkü ilişkilerin odak noktası ve sihirli kelime “şahsi menfaatler” oldu.
Devletin bekası, milletin selameti, böyle omurgasız bir yapı ve anlayışla ayakta kalamaz. Devletin bekasını, milletin selametini düşünen, millete hizmet edecek kimseler; devletin ve milletin menfaatini, şahsi menfaatlerinden üstün tutmak zorundadır.
Ama maalesef oluşan yapı, şahsi menfaatler üzerine kurulmuş vaziyettedir.
Şahsi menfaatler üzerine kurulan bu düzende neler oldu neler:
Ekonominin E’sinden anlamayanlar şahsi menfaatlere dayanan yeni bir ekonomi düzenleri oluşturdular.
Dinin D’sinden anlamayanlar şahsi menfaatlere dayanan bir din icat ettiler.
Siyasetin S’sinden anlamayanlar şahsi menfaatlere dayanan bir siyaset icat ettiler.
Gelinen son noktada, Türk milletinin geleceğini şahsi menfaatlerine kurban ettiler.
Elbette bu bir günde olmadı. İnsanoğlunun şahsi ihtirasları, paraya ve şöhrete olan zaafları kullanıldı. Türk Milleti üzerinde hesabı olan emperyalistler, iktidar olmak isteyenlere de iktidar edenlere de şahsi menfaat temin eden bir düzeni oluşturdular.
Neticede seçilenler de seçenler de şahsi menfaatlerinin önce esiri oldular, sonra da milletimizin geleceğini kurban ettiler.
Aziz dostlarım, bu çarpık düzen ve kurulan tezgâhları ne şanlı geçmişimizin ne de gelecek nesillerin kaldıracak gücü kalmadı.
Bu çarpıklığı gören ancak sesi çıkmayan ya da organize olamayan sessizlerin ve gençlerin sesi olmak, Bağımsız Türkiye Partisine ve onun değerli Genel Başkanı Av. Hüseyin Baş’a nasip oldu. Oluşan tezgâhların şahsi menfaatler üzerine kurulduğunu X hesabında deşifre etti:
“Nasıl ki İsveç’in NATO üyeliğine karşı çıkıp Meclis’te evet dedilerse, İsrail’e de karşı çıkıyor gibi görünüyorlar ama umurlarında değil. Onun için İsrail ile ticareti kesemiyor, anlaşmaları askıya alamıyorlar. Onların tek bir kırmızıçizgisi var: ŞAHSİ MENFAATLERİ”
Bağımsız Türkiye Partisi de sosyal medya hesabından yaşanan bu olumsuzluklara, şahsi menfaatler üzerine kurulan düzene; ‘dur’ demesi için halkımıza sesleniyor:
“Ey Türk Milleti;
Değerlerinin sömürülmesine müsaade etme! İdeolojilerinizin destekçisi diye arkasından gittiğiniz siyasiler ne sizi ne de ideolojinizi desteklemekte.
Aksine sizlerin hassas noktalarını sömürerek kendi çıkarlarınca ittifak etmektedirler.
Her fırsatta televizyon ekranlarından İsveç’e onay vermeyeceğiz propagandası yapan siyasiler, iktidarı ve muhalefeti ile İsveç’in NATO’ya girmesine evet dediler!”
Eskimiş alışkanlıklara ve şahsi menfaate dayanan çarpık düzene son verme zamanı geldi. Hadi gayret.