Fitne ateştir, yaklaşanı yakar!

Makalemize bir dua ile başlayayım. Bu dua bizlere bizatihi Peygamberimiz Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.a.) tarafından tavsiye edilmiştir:

“Biriniz namazda tahiyyâtı bitirdiği zaman, dört şeyden Allah’a sığınarak şöyle desin: ‘Allâhümme innî eûzü bike min azâbi cehennem ve min azâbi’l-kabr ve min fitneti’l-mahyâ ve’l-memât ve min şerri fitneti’l-mesîhi’d-deccâl’

(Allah’ım, cehennem azabından ve kabir azabından, hayat ve ölüm fitnesinden, deccalın fitnesine uğramaktan sana sığınırım.) (Müslim, Mesâcid 128-134)

Bir başka hadisi şerifte de fitne hakkında şu uyarı yapılıyor: “Zifiri karanlık bir gecenin parçalarına benzeyen fitneler zuhur etmeden önce Salih ameller işlemede acele edin! Zira o vakit insan, mümin olarak sabahlayıp kâfir olarak akşamlayacak ya da mümin olarak akşamlayıp kâfir olarak sabahlayacak; dinini dünya metaı karşılığında satacaktır.” (Müslim, Sahih, İman, 186; Tirmizi, Sünen, Fiten, 30)

Kıyamet alametlerinden sayılan en tehlikeli davranış fitne tuzağına düşmektir. Peygamberimiz Efendimiz(s.a.a.) dönemindeki sahabeler bile ahir zamanda yaşayacak ümmete fitne konusunda dua ve niyazda bunmuşlardır.

Madem ahir zamanda fitne çok yoğun bir şekilde zuhur edecek o zaman kimse kendini fitnenin şerrinden emin hissedemez. Fitne herkes için tehlikedir. Kur’ân-ı Kerîm’de fitne hakkında, meâlen buyruldu ki: “… Fitne, adam öldürmekten daha kötüdür…” (Bakara /191)

Fitne, genel olarak ayrılık, karışıklık, kargaşa; insanı hak ve hakikatten saptıracak şey, insanları sıkıntıya, belâya düşüren, zarara sebep olan iş; düşmanlığa sebep olan şey anlamalarında kullanılır.

Yaşadığımız zamanda fitnenin yoğunluğundan dolayı, fitne çeşitlerini ve insanları suretlerinden anlamak da zorlaşmıştır.  Ölçüler şaşmış, kanaatler değişmiş, doğrular eğriler birbirine karışmış bir vaziyettedir.

Fitnenin doğurduğu tehlikeleri Peygamberimiz şu şekilde haber vermiştir: “Fitneler, tıpkı (kamışlardan örülen) hasır gibi, (insanların kalbine) çubuk çubuk atılır. Hangi kalbe bir fitne nüfuz ederse onda siyah bir leke hasıl olur. Hangi kalp de onu reddederse onda beyaz bir benek hasıl olur. Böylece iki ayrı kalp ortaya çıkar: Biri cilalı tas gibi bembeyazdır; dünyalar durdukça buna hiçbir fitne zarar vermez. Diğeri ise, alaca siyahtır. Tepetaklak duran testi gibidir; bu kalp ne iyiyi iyi bilir ne de kötüyü kötü. O, hevadan (beşerî değerlerden) kendisine ne yutturulmuşsa, onu (hak veya batıl) bilir?” (Müslim, Iman 231, (144).

Fitne belası; cehalet, haset, yalan, iftira, su-i zan gibi nefisi hastalıklar temeli üzerinde yükselir. Önce kendimizi muhasebe etmeli, bu hastalıkların bizde tesirinin olup olmadığını anlamalıyız ve tedavi etmeliyiz. Sonra da bu hastalık sahibi olanlardan uzak durmaya çalışmalıyız. Fitnenin bitmesini isteyen, fitne ateşine yakıt taşımamalıdır.

Fitnenin aslı ateştir, önce yaklaşanı yakar. Sonra da kendini yakar bitirir. Fitne ateşinden uzak durmak, fitnenin sonunu çabuklaştırır. Her yanan gibi onun da yakıtı bitince söner, biter. Vesselam.

Önerilen Makale

Hakkımı helal etmiyorum

Türk siyasetinde işler, hiç olmadığı kadar farklı mecralarda seyrediyor. Bu süreç ve gelinen nokta sizlere …