Saltanat mı Cumhuriyet mi?

Osmanlıcılık maskesi altında oynanan Cumhuriyet düşmanlığı gerçekten de akla ziyan bir görüştür. Halkımız gerçek bilgilerle donatılsa aklıselim kimsenin sözüm ona halifelik adı altındaki saltanat nizamını asla kabul etmeyecektir.

Bugüne kadar din istismarcıları, İngiliz ve Yunan artıkları tarafından Cumhuriyet rejiminin din dışı bir rejim gibi gösterilmesinin büyük bir yalan olduğunu öğrenseler en karşı çıktıkları laiklik ilkesini bile başlarına taç edeceklerine inanıyorum. Bütün mesele doğru bilgiye ulaşabilmektir.

Saltanat rejimi İmam Ali’nin hilafetinin inkârı ile başlayan haklının değil güçlünün egemen olduğu Emevi Arap geleneği üzerine bine edilen, siyasi gücün ve saray entrikaların en alasının yaşandığı bir sistemdir. Bu sistemde tek adamın hüküm sürdüğü, halkın ve özellikle de Türk olanın hiçbir yetkisinin bulunmadığı; kadınların cariye, erkeklerin köle olduğu, seçme ve seçilme yetkisinin olmadığı bir sistemdi.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk bunların hepsini elinin tersiyle itip Türk yurdunda kadın erkek ayrımına son vermiş, kölelik ve cariye sistemini kökünden kaldırmış; sahte şeyhlerin, mollaların tahakkümüne son vermiştir.

İnsanları inançlarında serbest bir hayat yaşamaya teşvik etmiştir. Bundan sonra dinin korkarak değil severek, anlayarak yaşanması dönemi başlamıştır. Bu sistemin adı cumhuriyettir. Bu sebeple Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün da dediği gibi “Cumhuriyet Fazilettir.”

Cumhuriyet kolay kurulmamıştır. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu yolda çekilen çileleri şu şekilde dile getirmiştir;

“Cumhuriyetimiz öyle zannolunduğu gibi zayıf değildir. Cumhuriyet bedava da kazanılmış değildir. Bunu elde etmek için kan döktük. Her tarafta kırmızı kanımızı akıttık. İcabında müesseselerimizi müdafaa için lâzım olanı yapmağa hazırız” (1923).

Şimdi Atamızın cumhuriyet hakkında kullandığı ifadelerden bir demet sunmaya çalışalım;

“Bugünkü hükümetimiz, devlet teşkilâtımız doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet teşkilâtı ve hükümettir ki, onun ismi Cumhuriyettir. Artık hükümet ile millet arasında mazideki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millettir ve millet hükümettir. Artık hükümet ve hükümet mensupları kendilerinin milletten ayrı olmadıklarını ve milletin efendi olduğunu tamamen anlamışlardır” (1925).

“Temeli büyük Türk milletinin ve onun kahraman evlâtlarından mürekkep büyük ordumuzun vicdanında akıl ve şuurunda kurulmuş olan Cumhuriyetimizin ve milletin ruhundan mülhem prensiplerimizin bir vücudun ortadan kaldırılması ile bozulabileceği fikrinde bulunanlar, çok zayıf dimağlı bedbahtlardır. Bu gibi bedbahtların, Cumhuriyetin adalet ve kudret pençesinde lâyık oldukları muameleye maruz kalmaktan başka nasipleri olmaz. Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşayacaktır. Ve Türk milleti emniyet ve saadetinin kefili olan prensiplerle medeniyet yolunda, tereddütsüz yürümeğe devam edecektir” (1926)

Mustafa Kemal Atatürk’ün temellerini attığı ve milletin egemenliğine dayalı Cumhuriyeti savunmak; egemenliğimizi savunmakla eş değerdedir. Bu sebeple inanarak Atamızın şu muhteşem sözünü tekrarlayarak yazımızı bitirelim: “Cumhuriyet Fazilettir”

Önerilen Makale

Güneş balçıkla sıvanmaz

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, dünya tarihinde eşine rastlanmayan bir milli mücadeleyle bizlere üzerinde yaşayabileceğimiz bir …