Makalemizin başında kendime ait bir karakterden bahsedeyim müsaadenizle. Bazı dostlarımdan bu karakterimden dolayı tepki de alıyorum. O da şudur: Bana sorulan bir sorunun çok kısa cevabı olduğu halde o konunun sorulabilecek cevaplarını da sorulmuş gibi bütün ayrıntılarıyla anlatır ya da yazarım.
Burada benim niyetimin önemli olduğu kanaatindeyim. Niyetim de şudur: “Madem bir konu gündem oldu o zaman bu konuda bildiğim her şeyi paylaşayım da kafalarda şüphe kalmasın” mantığıdır.
Değerli dostlar, ben bu bilgilere kolay erişmedim. Doğru bilgiye ulaşmanın zorluğunu bildiğim için karşıdaki insana kolay bilgi sunmayı gaye ediniyorum. Ancak eleştirilere de katılıyorum.
Atatürk’ün inancını sorgulayanlara cevap mahiyetinde birçok makale yazdım. Şunu samimiyetle söyleyeyim ki her gün Atatürk hakkında yazsam yeridir. Çünkü Atamız ve ailesi hakkında atılan iftiraları kabul etmesek de senelerce yalan yanlış bilgilerle gönlümüz yaralandı.
Bilgi kirliliğinin yoğunluğunda doğru bilgiye ulaşmak imkansızdı. Bu konuda Prof. Dr. Haydar Baş Hocamdan Allah razı olsun ki bizleri gerçek bir Müslüman olan soyu Ehl-i Beyt’e dayanan Atatürk’le buluşturdu. Doğru bilgiler ve sağlam kaynaklarla yapılan yanlışlara dur dedi. Hoş geldin Atatürk eseriyle bilgileri belgeye dönüştürdü.
Bir hatıramı anlatayım: Sene 1975-1976 lise mezunuyum. Üniversite sınavına girmek üzere Kilis’ten Gaziantep’e geldim. Sınavdan çıktıktan sonra Gaziler Caddesinde geziyordum. Gencecik, sakalı yeni terlemiş gençler ellerinde renkli bir el ilanı dağıtıyorlardı. İşin garibi bunlara engel olan birileri de yoktu.
Bu ilandan bana da verdiler. Elime aldığım an kafamdan sıcak sular aktı sanki. Sözüm ona Atatürk’ün annesinin Selanik’te çalıştığı genelevinin adı yazıyordu. Namus yoksunu şerefsiz ve kötü niyetli beyinlerin piyonu olan bu gençlerin sözüm ona dindar gençler olduğunu söylediler. Bunların hangi kaynaktan beslendiği bilgisi bende kalsın polemiğe girmek istemiyorum.
Bu ilanı dağıtan ellerle bugün Atatürk’e saldıran veya saldıranlara göz yumanların aynı fikrin devamı olduğunu bilmeniz yeterlidir.
Prof. Dr. Haydar Baş Hocamla olan yaklaşık 46 yıllık beraberliğimizde kazancım, imanımın kemale ermesinin ve doğru bilgilere ulaşmanın yanından en önemli bilgi Atatürk hakkında öğrendiğim gerçek bilgilerdir.
Hocamız sayesinde soyu bozukların iftira attıkları Atamızın annesinin samimi bir Müslüman ve Molla Zübeyde denecek kadar takva biri olduğunu öğrendik.
Şimdi müsaadenizle bir mantık geliştirmek istiyorum. Kur’an’daki ve Hadisteki bütün emirler kişinin kendisini ilgilendirir. Birinin Müslüman olması seni Müslüman yapmayacağı gibi birinin dinsiz olması da seni dinsiz etmez. Peki neden Atatürk’ün inancı bazılarının sürekli kaşıdığı, karıştırdığı bir mesele olarak devam ediyor derseniz? Buradaki gaye Atatürk üzerinden Türkiye Cumhuriyeti Devletine saldırmak ve yıkılmasına zemin hazırlamaktır.
Tarihe baktığımız zaman Kur’an düşmanları Peygambere saldırır. İmam Ali düşmanları babası Ebu Talip’e saldırır. Cumhuriyet düşmanları da Atatürk’e saldırır. Hepsinde mantık aynıdır. Sağ gösterip sol vurmak. Yani algıyla toplumu yönlendirmektir. Bizim Atamıza haklı olarak sahip çıkmamız aynı zamanda milli ve dini bütünlüğümüze, vatanımıza sahip çıkmaktır. Bu ve diğer sebeplerle haklı olarak biz Atatürk’ü sevmeye ve sahip çıkmaya devam edeceğiz. Vesselam…