Filistin toprakları içerisinde bulunan Mescid-i Aksa ve çevresinde yaşayan Müslümanların asırlardır yaşadığı çile ve ölüm, 7 Ekim 2023 tarihinden itibaren toplu katliamlara soykırıma dönüşmüştür.
Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, “Filistinlilere ve başta Mescid-i Aksa olmak üzere kutsal değerlere yönelik sürekli ihlallere karşılık verme” gerekçesiyle İsrail’e 7 Ekim 2023’te kapsamlı saldırı düzenledi.
İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılarda yaklaşık 17 bini çocuk, 11 bin 378’i kadın olmak üzere 41 bin 870 kişi öldü, 97 bin 166 kişi yaralandı. Bu rakamlar resmi rakamlar, gerçek çok daha vahimdir.
Gazze’de soykırım devam ederken havadan saldırılarla Beyrut’ta ateş çemberine alınmış gece gündüz bombalamalar devam ediyor.
Gerek Gazze’de gerek Beyrut’ta enkaz altında halen binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor. Okullar hastaneler ibadethaneler velhasıl Filistin’de Lübnan’da her yer cayır cayır yanıyor. Çoluk-çocuk, yaşlı-genç, insan-hayvan ne varsa hepsi kalleşçe katledilmektedir.
Ortadoğu’da katliam devam ederken insanlık gerekli tepkiyi vermekten çok uzaktır. Soykırıma uğrayan Müslümanlar çaresiz şehit olmayı beklerken katil İsrail’e topyekûn Haçlı ve Siyonist devletler her türlü desteği vermeye devam ediyor. Yaşananlar her zaman ve şartta bize “küfür tek millettir” gerçeğini hatırlatıyor.
Zulüm ve soykırım gören Müslüman Gazzeliler ve Beyrutlular dışında kalan sözde Müslüman devletler bu sınavı da kaybettiler.
Müslümanların düştükleri bu aciz durumu asırlar önce Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed (s.a.a.) bize haber vermiştir:
“Yakında milletler, yemek yiyenlerin (başkalarını) çanaklarına (sofralarına) davet ettikleri gibi, size karşı (savaşmak için) biribirlerini davet edecekler.”
Birisi: “Bu o gün bizim azlığımızdan dolayı mı olacak?” dedi.
Resülullah “Hayır, aksine siz o gün kalabalık, fakat selin önündeki çerçöp gibi zayıf olacaksınız. Allah düşmanlarınızın gönlünden sizden korkma hissini soyup alacak, sizin gönlünüze de vehn atacak.” buyurdu.
Yine bir adam: “Vehn nedir ya Resülullah?” diye sorunca:
“Vehn, dünyayı (fazlaca) sevmek ve ölümü kötü görmektir.” buyurdu. (bk. Ebu Davud, Melahim, 5)
Sayı olarak Müslümanların her biri bir tükürük tükürseler sadece İsrail değil bütün küfrü boğacak kadar sayıları çok ama sözde iman ettiklerini söyleyenler ispat konusunda kaybetmişlerdir.
Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın “iman bir iddiadır ispatı için ibadet ve amel şarttır” ifadesini her fırsatta dile getiririz. Bu konuda yüce Allah da iddia sahibi kullarını her fırsatta ispata çağırmıştır. Çünkü ispatı olmayan bir dava ilahi hukukta da beşerî hukukta da yok hükmündedir. Büyükler de bu konuda “kişinin aynası iştir lafa bakılmaz” demiştir.
İnsan inanmak gibi bir işe kalkıştığı zaman “inancının getirdiği sorumlulukları da üstlenir.”
İman teklif edilir, karşılığında tasdik ve tatbik istenir. “Hem tasdik ettim hem de tatbik etmiyorum” demek; tasdik etmedeki samimiyetsizliği gösterir.”
Sınavı kaybeden sadece Müslümanlar mı? Elbette hayır. İnsanlık, topyekûn “insanlık sınavını” kaybetmiştir.