Müslümanların idaresine talip olan siyasal İslamcılar, dini terimlere ya da geçmişte yaşamış Peygamber sözlerine, Halife sözlerine atıfta bulunarak ne kadar adil olacaklarının sözünü verirler.
Bu konuda en fazla istismar edilen de Sünni kaynaklarda adalet timsali olarak anlatılan Hazreti Ömer’dir.
Ona atfedilen iki sözden bahsederek konuya açıklık getirelim:
Birincisi: Hazreti Ömer’in halife olduktan sonra devletin işlerini görürken devletin, şahsi işini görürken de kendi parasıyla aldığı mumu yaktığından bahsedilir.
İkincisi: “Kenar-ı Dicle’de bir kurt kapsa koyunu, gelir de Adl-i İlahi sorar Ömer’den onu” sözüdür.
Siyasal İslamcılar iktidar edildiği takdirde devletin malını Ömer gibi koruyacaklarını, mesuliyet konusunda da Hz. Ömer gibi hassas davranacaklarını söylerler.
Denedik gördük ki; bırakın devletin mumunu yakmamayı, hazineyi kökten götürdüler, mesuliyete de sahip çıkmadılar.
Yaşım gereği kendi kulağımla duymaya başladığım 1970 li yıllardan bu yana Mili Görüş zihniyetinin propagandası bu yöndeydi.
Vatandaşımızın dini hassasiyetini bilen toplum mühendisleri milletimize giydirmeyi hazırladıkları kefeni bu kumaştan hazırladır.
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakan olduğu tarihlerde sosyal medya hesabından yayınladığı mesaj da bu yöndedir:
“Bu ülkenin başbakanı olarak açıkça ifade ediyorum ki, Dicle’nin kenarında kurdun kaptığı bir koyun bile benim mesuliyetim altındadır.” Recep Tayyip Erdoğan ( 20.Mayıs.2014 / X / Sosyal Medya Mesajı )
20 yıldan fazla iktidarda olan siyasal İslam geleneğinin temsilcilerinin sayesinde adalet ve mesuliyet konusunda geldiğimiz nokta meydandadır. Örneklerle vaktinizi almak istemem. Hemen herkes, yaşadığı olaylar adalet ve mesuliyet konusunda söylenen ve vaat edilenden çok uzakta olduğumuzu söylemek durumundadır. Burada iki yönden zarara uğradık. Birincisi, sözünü aktardığınız Hz. Ömer ve dinimize zarar verdiniz. İkincisi, insanların güven duygusuna zarar verdiniz.
Şimdi her yer güvensizdir. Mesuliyet, emanet, adalet, güven, darmadağın olmuştur. Bırakın Fırat’ın kenarındaki koyunu kurdun kapmasını; sokaklarda kafalar kesiliyor, sabi çocuklara tecavüz ediyor, namuslar korunamıyor, kadınlar katlediliyor. İnsanlar açlıktan organlarını satıyor, gençler uyuşturucu batağında batıyor, evlilikten çok boşanmalar çoğalıyor.
Şimdi soralım; Fırat’ın kenarında koyunu kurt kaptığında o koyunun hesabını vermekten korktuğunu dile getirenler; bu kadar haksızlığın, yanlışlığın, adaletsizliğin, merhametsizliğin hesabını nasıl verecek.
Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın “iman bir iddiadır ispatı için ibadet ve amel şarttır” ifadesini her fırsatta dile getiririz. Bu konuda yüce Allah da iddia sahibi kullarını her fırsatta ispata çağırmıştır. Çünkü ispatı olmayan bir dava ilahi hukukta da beşeri hukukta da yok hükmündedir. Büyükler de bu konuda “kişinin aynası iştir lafa bakılmaz” demiştir.
Yarın huzuru mahşerde koyunla kurtla masal söyleyip söz verenler, iddialarından hesaba çekildiğinde Rabbim bizi onlardan uzak eylesin.