Bir kimse gitmek istediği bir yere, yanlış yoldan gitmeye kalkışırsa, asla istediği yere varamaz. Bu sebeple insanın mutlaka doğru bir yol haritasına, bir rehbere ihtiyacı vardır.
Bu kurallar insanın rol aldığı maddi, manevi her olayda geçerlidir. Maddi olaylarda yol bilmezliğin bedelini, geçici bir hayat olan dünya hayatında ödemek kolaydır en kötüsü ölümdür.
Kişinin manevi konuda yol bilmezliğinin bedelini, sonsuz hayat olan ahiret hayatında ödemek çok daha tehlikeli ve belki de ebedi azapla muhatap olmasına sebebiyet verecektir. Kişinin bilmediği bir şeyi iddia etmesi hem ilmi hem de dini açıdan çok tehlikelidir.
Bu sebeple kişinin yolunu şaşırmadan gideceği yere rahat varması için yol haritası neyse Gadir-i Hum’da nazil olan ayet ve Hadisi şerifler o kadar önemlidir.
Gadir-i Hum insanlığın yol haritasıdır
Konu hakkındaki ayeti ve hadisi tekrar hatırlatmakta fayda var:
“Ey şanlı Resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et! (İnsanlara ulaştır) Eğer bunu yapmazsan O’nun peygamberlik görevini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan korur. Doğrusu Allah, kâfirler toplumunu doğru yola iletmez.” (Maide/67)
Gadir Hadisi: “Ben kimin Mevla’sı isem, Ali de onun Mevla’sıdır. Allah’ım! Onu seveni sev, O’na düşman olana düşman ol, O’na yardım edene yardım et, yardım etmeyerek yalnız bırakanı yalnız bırak.”
2 emanetle alakalı hadisi şerif: “Ben sizin aranızda iki değerli (ağır) emanet bırakıyorum; onlara sarıldığınız sürece benden sonra asla sapıklığa düşmezsiniz. Onlar Allah’ın Kitabı ve benim ıtretim Ehl-i Beyt’imdir. Bu ikisi, Kevser Havuzu’nun başında bana tekrar dönünceye kadar asla birbirlerinden ayrılmazlar.”
Peygamberimiz buyruğu ile bizi uyarıyor: “Ya hayır söyleyiniz ya da susmayı tercih ediniz.”
Biz araştırmacıların sorumluluğu, doğru bilgiye ulaşmak için çaba sarf etmek, doğru bir yol haritasına kavuşmak ve daha sonra da doğru bilgiyi okurlarımızla paylaşmaktır.
Allah, Peygamberine dahi görevinin ancak tebliğ olduğunu emir buyurmuştur: “(Ey Resulüm!) Yine de yüz çevirirlerse, artık sana düşen ancak açık bir tebliğden ibarettir.” (Nahl /82). Buyurduğuna göre bizim de tebliğden öte bir sorumluluğumuz yoktur.
Biz de Allah’ın “İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Al-i İmran/ 104) emrini yerine getirmeye çalışıyoruz.
İnsanın ön yargısını değiştirmenin de zor olduğunun bilincindeyiz. Bilim adamlarının “İnsanın ön yargısını değiştirmek ona atasını kesmekten daha zordur” sözünü biliyoruz. İmam Cafer Sadık Hazretlerinin “Kişinin kalbini harekete geçirmek, bir dağı harekete geçirmekten zordur” sözü yaşanmış bir gerçektir.
İnsanoğlu çok değişik evrelerden geçti. İlk çağlarda “dünya öküzün boynuzundadır” diye iddiada bulunanların “dünya yuvarlaktır” diyen bilim adamına neler yaptığını biliyoruz.
(Devam edecek…)