Kabir ziyaretleri ve kabirde Kur’an okunmasını yasaklamaya çalışanların zararlarını Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın bir televizyon sohbetinden aktaralım:
“Kabirlerine gitsinler ölülerine Kur’an-ı Kerim okusunlar dua etsinler bu fitnelerin diline de kesinlikle düşmesinler aldırış etmesinler bunları ne kadar dinlerlerse dinlerinden o kadar koparlar. Bakın ben size bir farklı bir şey söyleyeceğim:
Bunlar Arap İslam alemini Hicaz bölgesini Osmanlı’dan koparabilmek için İngiliz fitneleridir. İngilizler o bölgeye 1710 tarihinden başlamak üzere binlerce misyoner koydular. Bu adamlar hoca kılığında geldiler. Lavrens denilen adam bunlardan bir tanesidir. Şu andaki Arap Müslüman kardeşlerimiz maalesef bu adamlarla iş birliği yaptılar onların batılına evet dediler, ehli sünnetin hak yoluna hayır dediler.
‘Türbeleri ziyaret etmeyeceksiniz onlara dua etmeyeceksiniz kabristana gitmeyeceksin.’ Dediler. Bunun için de hususi Suud bölgesinde bir mezhep kurdurdular. Benim kitabımda bunlar sarahaten mevcuttur. (Prof. Dr. Haydar Baş / Milli ve Dini bütünlüğümüze yönelik tehditler) Bu fitne yoluyla beraber İslam’ın özünde olan bütün uygulamayı, örfü, adeti hepsini rafa kaldırdılar…
Bunların kurduğu mezhep (Vahhabilik) 1800 1850 yıllarından sonra revaç bulan bir mezheptir. Suud bölgesinde ne kadar sahabe kabri varsa dümdüz etmişlerdir. Ne kadar büyük zata ait, büyük küçük demeden bütün kabirleri yok etmişlerdir.
İngiliz Sömürgecilik Bakanlığı’nın talimatnamesinde bu emrediliyor. ‘Hicaz bölgesinde ve İslam aleminde mevcut olan İslami yaşayışı yok etmek için türbe ziyaretlerinden onları men edeceksiniz ve irtibatını koparıp keseceksiniz’
Bu bir talimat uygulamıştır. Şimdi bu arkadaşlar eğer bunların adına konuşuyorsa ama paralı ama bedava avukatlık yapıyorlar. Fakat bu İslam’ın özünde kesinlikle olmayan bir husustur. Kardeşlerimize tavsiyemiz kabirlerine istediği kadar giderler, Kur’an okurlar.
Kur’an okumanın her bir ayetin büyük sevabı vardır. Bir ayeti kerime okumanın en az 10 sevabı vardır. Bunu Allah, yüzlerle beraber çarpabilir.
Allah’ın hazinesinde sevap yok değildir. Elde ettiğiniz bu sevaptan okuyarak bir sevap elde ediyorsunuz. Niçin onu ölülerinize hibe etme imkanınız olmasın ki? Maddi bir servetiniz olduğu zaman hayatta olan bir insan onu sizden istediğinde rahatlıkla verebiliyor musunuz? Veriyorsunuz.
İmanen elde ettiğiniz sevabı isteyen insana niye hibe edemiyorsunuz, bu kadar sapıklık olur mu? Onu da çok rahatlıkla verebilirsiniz. Onun için elde ettiğiniz o sevabı siz istediğiniz ölünüze, ananıza, babanıza, geçmişinize tamamına ‘hibe ettim’ diyerek Cenabı Hakk’a dua edersiniz.
Allah da o duanıza icabet eder bunda kesinlikle şüpheniz olmasın olay budur. Dünya hayatında Cenabı Hakk’ı zikir ile hayatını sürdüren İnsanlar alemi berzahta yani kabir aleminde ruzu mahşere kadar Allah’ı zikrederler. Mükellef olmadıkları halde Cenabı Hak onları zikriyle müşerref kılar. Hiç kimse bu insanların sözüne İtimat etmesin bu dediğimiz hususta yolda devam etsinler.” (Prof. Dr. Haydar Baş Enstitüsü / Televizyon sohbetinden)