Yukarıdaki satırlarda doğa kelimesini bilerek kullandım. Meselenin önemini inanan inanmayan herkes anlasın diye.
Ben, Allah’a iman eden kudretine sual sorulamayacak olan doğayı da sizi de bizi de alemleri de yoktan var eden bir kudretin var olduğuna Onun da şeksiz şüphesiz Allah olduğuna inanmış bir kardeşinizim. Bu sebeple su meselesine de Allah’ın kudretine Onun buyruklarıyla cevap vermeye çalışacağım.
Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki Allah’ın yarattığı kainatın yerin göğün, suyun ve toprağın dengesini insanlar kendi eliyle bozdular. Ağaçları yaktılar tarım arazilerine beton binalar diktiler. Maden arama adı altında tabiatın dengesini bozdular. Şimdi de kıtlık kuraklık baş gösterince çaresiz kaldılar ve daha da çaresiz kalacaklar.
Doğanın dengesini yeniden doğal hale getirmedikçe başımıza çok belalar gelirse kimse şaşmasın.
Şimdi Mülk Suresinden paylaşım yaparak ne demek istediğimizi izaha çalışalım:
“Sözünüzü ister gizleyin ister açığa vurun; bilin ki O, kalplerin içindekini bilmektedir. Hiç yaratan bilmez mi? O, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır. Yeryüzünü size boyun eğdiren O’dur. Şu halde yerin omuzlarında (üzerinde) dolaşın ve Allah’ın rızkından yiyin. Dönüş ancak O’nadır. Gökte olanın, sizi yere batırıvermeyeceğinden emin misiniz? O zaman yer sarsıldıkça sarsılır. Yahut gökte olanın üzerinize taş yağdıran (bir fırtına) göndermeyeceğinden emin misiniz? İşte (bu) tehdidimin ne demek olduğunu yakında bileceksiniz! Andolsun ki, onlardan öncekiler de (bunu) yalan saymışlardı; ama benim karşılık olarak verdiğim azap nasıl olmuştu!” (Mülk / 13-18)
Bu ayetlerde geçmiş kavimlerin başına gelenleri haber vererek bizim de bu ve benzeri tehlikelerle karşı karşıya olduğumuzu özellikle de su meselesini örnek göstererek Yüce Allah biz kullarını tehdit ediyor.
“De ki: Suyunuz çekiliverse, söyleyin bakalım, size kim bir akar su getirebilir?” (Mülk / 30)
Bu ayetin tefsirinde Elmalılı Hamdi Yazır bakınız neler söylüyor:
“…Demek ki O Rahman’dan başka hayat verecek ve tevekkül edilecek hiçbir varlık yoktur. Hakikatte öldürecek ve ölüleri diriltebilecek O’ndan başka kimse yoktur. Demek ki O’ndan, O’nun rahmetinden başkasına dayananlar ve O’na gitmek istemeyenler dünya ve ahirette açık bir sapıklık içindedirler. Ve öyle olduklarını, O’nun bir rahmeti olan o hayat suyu kesiliverdiği zaman anlayacaklardır. Biz işte O Rahman’a iman ettik ve O’nun emrine hiç karşı gelmemek üzere kendimizi hayatta ve ölümde O’na teslim edip, O’na tevekkül ettik ve nihayet O’na, O’nun mağfiret ve rahmetine gideceğiz. Böyle inandık ve böyle karar verdik. Dileriz ki “Mutlak hükümranlık elinde” (Mülk, 67/1) olan O Kâdir, O Aziz ve Gafur, O lütufkâr ve her şeyden haberdar olan, O her şeyi gören yegane yaratıcı, yegane Rahman olan Rabbimiz Teâlâ bizi bu yoldan şaşırtmasın, şeytanlara uydurmasın, imanımızı muhafaza buyursun da iyi huylar, yararlı işlerle güzel sona nail eylesin, bağış ve rahmetine ulaştırsın. Hamd âlemlerin Rabbi Allah’adır.”