AKP iktidarlarıyla siyasetle oluşturulmak istenilen tek parti rejimine doğru gidiş hızlandı. Muhalefete düzenlenen operasyonları böyle okumanın daha doğru olduğuna inanıyorum. Bazıları da bundan sonra “Türkiye’de seçim olmaz” iddialarını ortaya atıyorlar.
Bundan sonra Türkiye’de seçim olmaz iddiaları yanlış bir iddia değildir. Ancak seçim olmaz derken ben bu ifadeden, seçmenin özgür iradesinin olmadığı, algıyla insanların yönlendirildiği bir seçimin hükmünün olmayacağıdır.
Daha açık ifadeyle seçimli bir Türkiye, ancak iktidarıyla muhalefetiyle tek merkezden idare edilen, senaryonun figüranlarının sandığa gitmesine ne kadar seçim denirse onu da vicdanlarınıza bırakıyorum.
Türk milletinin hayrını istemeyen Türkiye Cumhuriyeti Devletinin iç ve dış düşmanlarının siyaset sahnesinde oynamak istedikleri oyun iç cephenin çökertilmesine yöneliktir. Bilerek ya da bilmeyerek bu oyuna alet olanlar Türkiye Cumhuriyeti Devletine zarar vermektedir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vatanımızı işgalden kurtarmaya çalıştığı sırada ona savaşta dış cephe hükmünde olan ordunun ve askerin daha güçlü kılınmasına önem vermesini isteyenlere verdiği cevap:” Asıl olan iç cephedir.” Sözüdür.
Bu konuda Nutukta dile getirdiği hatıralarından alacağımız bu bölüm ne demek istediğimizi açıkça ortaya koyacaktır.
“Hazırlamak ve tamamlamak zorunda olduğumuz savaş araçlarının ne olduğunu bilginize sunayım:
Birincisi, en önemlisi ve asıl olan doğrudan doğruya milletin kendisidir… İkinci araç, milleti temsil eden Meclis’in milli isteği ortaya koymakta ve bunun gereklerini inanarak uygulamakta göstereceği kararlılık ve yiğitliktir… Üçüncü araç, düşman karşısında toplanmış bulunan ordumuzdur…
Kolay anlaşılması için şöyle diyeyim: Asıl olan iç cephedir. Bu cephe bütün memleketin, bütün milletin meydana getirdiği bir cephedir. Görünürdeki cephe, doğrudan doğruya ordunun düşman karşısındaki silahlı cephesidir. Bu cephe sarsılabilir değişebilir, yenilebilir, fakat bu durum hiçbir zaman bir memleketi, bir milleti yok edemez. Önemli olan, memleketi temelinden yıkan, milleti esir ettiren iç cephenin çöküşüdür.
Bu gerçeği bizden daha çok bilen düşmanlar, bu cephemizi yıkmak için yüzyıllarca çalışmışlar ve çalışmaktadırlar. Bugüne kadar başarılı da olmuşlardır. Gerçekten kaleyi içinden almak dışından zorlamaktan çok kolaydır. Bu amacı gerçekleştirmek için içinize kadar sokulabilen bozguncu mikropların, ajanların varlığını iddia etmek doğrudur.
Meclisin düşünüş biçimi, çalışması, vaziyeti, düşmana ümit verici olmadıkça iç ve dış cephelerimizin yerinden oynamasına olanak ve olasılık yoktur… ” (Mustafa Kemal Atatürk / Nutuk)
Başkomutan, 5 bin yıllık yazılı savaş tarihi stratejisinin başarı anahtarını açıklamıştı. Savaşın Ustası, iç cephenin önemini vurgulamıştı… (Naim Babüroğlu /BÜYÜK TAARRUZ Sarışın Kurt / sayfa 25)
Değerli dostlar! İktidarın kendine biat etmeyen muhalefete, onların liderlerine karşı yaptığı uygulamaları ön yargısız ve yandaşlık mantığından uzaklaşarak değerlendirince siz de benim gibi düşüneceğinizden hiç şüphem yoktur. Bu oyun sıradan olmaktan çıkmıştır. Bu günlerin Türk’ün şanlı tarihine kara bir leke olarak geçmesinden endişe duyanların güçlerini birleştirmekten başka çaresi yoktur. Aksi taktirde zifiri karanlık tünellerde oyalanır dururuz. Allah muhafaza!