Adalet herkese lazım kutsal bir değerdir / İCMAL DERGİSİ ŞUBAT 2019

Bir ülkede adaletle, hukukla alakalı çok yazılar yazılıyorsa, konuşuluyorsa, eleştiriliyorsa; adalet hakkında bazı sıkıntıların olduğunu kabul etmek lazımdır.

Ülkemizde hukuk sisteminin işleyişinde; devlet yetkililerinin ya da görevlilerinin uygulamalarında, bazı sıkıntıların olduğuna sık sık değiniyoruz. Bu sıkıntıların ne boyutta olduğuna, işte sizlere bir örnek:

Geçtiğimiz günlerde Bağımsız Türkiye Partisi Lideri Prof. Dr. Haydar Baş’a Susurluk’ta, pek de uygun olmayan bir uygulama yapılmıştır.

Evladını askerlik görevini yapacak birliğine, dostlarıyla birlikte teslim edip dönerken; resmi, sivil; emniyet teşkilatı mensuplarıyla aracı durdurulmuş; şahsına, söz ve davranışlarla terörist muamelesi göstermeye çalışılmıştır.

Yapılan bu çirkin davranış, hukuka taşınmış olup, failler hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur.

Benim üzerinde durmak istediğim: Yapılan bu muamele, gerçekten çok mühimdir ve devletin temeli olan adalete; insan hak ve özgürlüğüne yapılan saygısızlıktır.

Bu kadar önemli bir konuda, yetkililerden beklenen hassasiyette bir açıklama gelmemiştir.

Adalet mülkün temelidir

Adliyelerde “adalet mülkün temelidir” yazısına rağmen bu uygulamalar oluyorsa; adalete güven sarsılacaktır.

Normal vatandaş olarak elbette bizim kafamız bu uygulamalarla karışıyor. En tehlikeli netice de hukukun üstünlüğüne ve yargı bağımsızlığına olan güven azalıyor.

Herkese lazım olan adalet, eğer vasfını ve değerini yitirirse, o millet Allah korusun millet olma vasfını yitirir. Hukuktan şüphe başlayınca da hukuksuzluk toplumun damarlarına işler, yavaş yavaş millet; bünyesine kurt düşmüş ağaç gibi çürür mahvolur.

Adalet, herkese lazım kutsal bir değerdir. Adalet, kişinin kendi paşa gönlüne verilmiş bir değer değildir.

Yüce Allah, adalet hakkında Kuran’da çok şiddetli uyarılar yapmıştır. Adalet hakkında ibret almak isteyenlere birkaç ayet aktaralım:

“Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan, kendiniz, ana-babanız ve akrabanız aleyhinde de olsa Allah için şahitlik eden kimseler olun. (Haklarında şahitlik ettikleriniz) zengin olsunlar, fakir olsunlar Allah onlara (sizden) daha yakındır. Hislerinize uyup adaletten sapmayın, (şahitliği) eğer, büker (doğru şahitlik etmez), yahut şahitlik etmekten kaçınırsanız (biliniz ki) Allah yaptıklarınızdan haberdardır. (Nisâ: 135)

“Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” (Nahl: 90)

“Biz, kıyamet günü için adalet terazileri kurarız. Artık kimseye, hiçbir şekilde haksızlık edilmez. (Yapılan iş) Bir hardal tanesi kadar dahi olsa, onu (adalet terazisine) getiririz. Hesap gören olarak biz (herkese) yeteriz.” (Enbiyâ: 47)

Mahkeme duvarlarında asılı olan “adalet mülkün temelidir” ifadesi fikirlere, gönüllere nakşederse elbette o toplum huzur bulur, güçlü olur.

Hakka güvenmeyenler, tuzak kurarlar

İnsanlık tarihi boyunca hakka güvenmeyenler, haklılar karşısındaki mücadelelerinde haksızlığı ve tuzak kurmayı kendilerine hal edinmişlerdir.

İlk insan Hazreti Adem’in oğlu Kabil, kardeşi Habil’e tuzak kurmuş, onu haksız yere öldürmüştür. Birçok peygamber ve Hakk dostları, kurulan tuzaklar sonucunda hayatlarını kaybetmiştir. Ancak, hakkı susturamamışlardır.

Hz. Yusuf Peygambere kardeşleri tuzak kurmuş, Onu kuyuya atmışlar; ama Onun Mısır’a sultan olmasına engel olamamışlardır. Çünkü bütün tuzak kuranların tuzağını boşa çıkaran, yüce Allah’tır.

Prof. Dr. Haydar Baş Beye, seyahat esnasında Susurluk’ta yapılan muamele de bu tarz tuzaklardan biridir.

Ama Allah’ın yardımı ve Sayın Baş’ın ferasetiyle, tertiplenen tuzak boşa çıkmıştır. Çok şükür, provokatörlerin hevesleri kursağında kalmış, kimseye bir zarar gelmeden tehlike bertaraf edilmiştir.

Sayın Baş’a kurulan bu tuzak, adli mercilere taşınmış olup, yetkililerden bu işe karışanların ve tuzak kuranların kanun önünde hesap vermesini bekliyoruz.

Tuzak kurmak yeni bir tarz değildir. Başta da belirttiğimiz gibi çok eskilere dayanır. Yüce Allah, tuzak kuranları her defasında uyarmış, hakkı dava edinenlere kurulan tuzakların boşa çıkarılacağını, beyan etmiştir. Birkaç ayeti kerime paylaşarak tuzak kuranlara hatırlatmakta fayda olduğu kanaatindeyim:

“Hani kâfirler, bir zaman seni yakalamak, öldürmek ve yurdundan çıkarmak için bir tuzak kurmaya kalkmışlardı. Onlar tuzak kurar, Allah da tuzaklarını başlarına geçirir. Allah, hileyi hile ile cezalandıranların en hayırlısıdır.” (Enfâl Sûresi, 8/30)

“Rabbinin fil sahiplerine ne yaptığını görmedin mi? Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı? Üzerlerine bölük bölük kuşlar gönderdi. Onlara ateşte pişirilmiş taşlar attılar. Rabbin onları yenilmiş ekin çöplerine çevirdi.” (Fil Sûresi, 105/1-5)

“Onlar hileye başvurdular, Allah da onların tuzağını boşa çıkardı. Allah hileleri boşa çıkaranların en hayırlısıdır.”(Al-i İmran, 3/54)

“Onlar tuzaklar kurdular, ama Allah nezdinde de onlara tuzak var; isterse onların tuzakları dağları yerinden oynatacak olsun.”(İbrahim, 14/46)

“Onlar böyle bir tuzak kurdular, biz de kendileri farkında olmadan onların planlarını altüst ettik.” (Neml, 27/50)

Dünya var olduğu sürece, haklılara tuzak kuranlar da var olacak; O tuzakları Allah’ın bozmasına sebep olacak haklılar da olacaktır. Önemli olan Hakk’ın safında olmaktır.

Hak denince, akan sular durur

“Hak denince akan sular durur” diye bilinen bir atasözümüz vardır. Nesilden nesile, dillerde gönüllerde devam eden bu söz, kıyamete kadar da dillerden ve gönüllerden eksik olmayacaktır.

Çünkü hak ve adalet içinde yaşamak insanların olmazsa olmaz şartıdır. Hakkın hâkim olmadığı hiçbir yerde huzur, barış, sağlık, zenginlik ve adaletin olması mümkün değildir. Adaleti olmayan bir devletin de ayakta kalması asla mümkün değildir.

Bu sebeple Hz. Ali (a.s.) devletle adaleti ne kadar müthiş bir kalıba oturtmuştur: “Devletin dini adalettir.” Buyurmuştur.

Adalet hakkında vatandaş olarak çok endişe yaşıyoruz. Bir partinin genel başkanının maruz kaldığı haksızlığa; sadece milletimiz değil, dünyanın her yerinden tepkiler çığ gibi büyürken, devletin sorumlularından ses çıkmaması endişelerimizi arttırmaktadır… (Balıkesir valiliğinin “asılsız bir ihbar neticesinde cereyan etmiş olay takip altına alınmıştır” açıklaması kamuoyunun vicdanını asla rahatlatmamıştır.)

Hakk’a koşun, Hakk’la olun

Zamanımızın en büyük hastalığı olan kavram kargaşası nedeniyle, neredeyse hak kavramının içinin haksızlıkla doldurulmaya çalışıldığı bir dönem yaşıyoruz. Kavram kargaşası, çağımızda deccal fitnesinin en büyük tavrı olsa gerektir.

Son asrın en büyük fitnesi, Deccal fitnesi olduğu ve Deccal’in de en büyük özelliği; suret-i haktan görünerek insanları aldatmak olduğu için; hak gibi çok önemli bir kavram da Deccal fitnesine kurban gitmiştir. Deccal kelime olarak cilalayıcı demektir. (Yani allayıp pullayıp gerçek görüntüsünden uzaklaştırarak kandırmak).

Deccal, cilalayıcı demek olduğuna, en önemli özelliğinin de sureti haktan görünmek olduğuna göre; en büyük haksızlıkların ve yanlışlıkların, doğruluk ve haklılık görüntüsü altında sahneleneceği anlaşılmaktadır.

Hak denince, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş’ın Makalat adlı eserindeki Gençlere Hitabe’sinde kullandığı; “Hakkınız olmayan hiçbir şeyi istemeyin. Hakkınız olan her şeye de sahip çıkın. Hakkınızı aramaz, ona sahip çıkmazsanız, hakkınıza karşı en büyük haksızlığı yapmış olursunuz” ifadeleri, anlatmak istediğimizi en güzel manada anlatmaktadır.

Hak, kavram olarak haklılık gerekçesini ortaya koyar. Hakkın sahibine verilmesi için neyin hak, neyin haksızlık olduğunun da gerçek ölçülere dayandırılması gerekmektedir. Eğer kanunları, haksızlık üzerine bina eder de hakkı o çerçevede anlamaya çalışırsanız, hakka karşı en büyük haksızlığı yapmış olursunuz. Hak ölçüsü şahıslara göre değil, Hakka göre olmalıdır.

Yazımızı Sayın Baş’ın Gençler Hitabesini bitirirken yaptığı çağrıyla bitirelim; “Hakka koşun, Hakla olun, haklı ile olun, haklı olun, hepiniz Hakka emanet olun”.

Uğur Kepekçi

İCMAL DERGİSİ / ŞUBAT 2019

 

 

 

Önerilen Makale

Hakkımı helal etmiyorum

Türk siyasetinde işler, hiç olmadığı kadar farklı mecralarda seyrediyor. Bu süreç ve gelinen nokta sizlere …