Maneviyatta da doğallık tercih edilmelidir

İnsanoğlu maddesiyle manasıyla bütün bir varlıktır. Maddesi de manası da doğal yollarla beslenmezse mutlaka hasta olur.

Bu güne kadar insanın maddi cephesindeki hastalıklar ve tedavi yolları araştırıldı. Çok modern tedavi merkezleri oluşturuldu. Ama mana cephesi hep ihmal edildi.

Madde cephesi olan bedenin sağlığı için beklenilen doğal yaşam şartları, mana âleminde de başlatılmadığı takdirde insanın ruh sağlığı yerine gelmeyecektir.

Mana cephesi dediğimiz ruh yapısı; ilahi, doğru ve doğal bilgilerle beslenmediği taktirde o da hastalanmaktadır. Yanlış bilgiler, kaynağı doğru olmayan, yanlış kimselerden alınan bilgiler; “Genetiği Değişmiş Fikirler” halinde insanın mana bünyesine girince, hastalık manevi hastalıklar olarak meydana çıkmaktadır. Kibir, ucup, riya, nifak, haset, küfür v.s. olarak bünyeyi esir alıp günahkâr bir hayata ve sonunda cehenneme layık bir hale getirmektedir. Bu insanların, oluşan hatalar zinciriyle de dünyamız adeta yaşanmaz bir cehenneme dönüşmektedir.

Bildiğiniz gibi genetiği değişmek; yaratılış şekliyle oynamak, aslından koparılmak manasına gelir. Yaratılan her şeyin aslı değiştirildiği zaman ortaya farklılıklar çıkar. Bu farklılıklar özellikle insan üzerinde yapıldığı zaman daha tehlikeli ve zararlı sonuçlar doğurmaktadır.

Yüce Allah’ın biz kullarını yaratma gayesi içerisinde en temel olanları; bilinmek, kulluk ve ibadettir. İnsanoğlunun genetiği de bu gayeye uygun bir fıtratta yaratılmıştır. Allah’ı bilmeye, Allah’a kulluk ve ibadet etmeye uygun; ruh, beden, akıl dengesiyle yaratılan insanoğlu; dış müdahalelerle farklılaştırılmağa çalışılmıştır.

Nefse daha hoş gelen, dünyalık adına bazı kazanımlar elde edilmesine sebep olan bu yanlış düşünceler, gittikçe taraftar bulmuş, bu yolda korkunç katliamlar yapılmış, insanlık bugünkü duruma düşürülmüştür.

Zararlı fikirlerle adeta genetiği bozulan insanlar yaratılış gayesinin dışına çıkmış; doğru ve iyilik adına ne varsa kaybetme noktasına gelmiştir. Bugün insanlık imanını, ahlakını, merhametini, aklını, gönlünü, doğruluk adına neyi varsa kaybetmiş; yanlışa koşmakta, yanlışa hizmet etmektedir.

En acı olan, zararlı fikirlerle genetiği bozulan insanoğlu; farklılaştığının da farkında olmadan yanlışa hizmet etmektedir.

Yaratılış gayemize uygun bir hayat sürerek dünya-ahiret saadetine erişmek için; aslımıza dönmek, genetiğimizi düzeltmek, yaratılış gayemizi hatırlamak ve doğru olanı bulmak için doğru adreslerde, doğru kimselerle birlikte olmaktan başka çare yoktur.

Bu konuda insanlığın iman genetiğini tekrar düzelterek fıtratına, aslına dönüştürmek için Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın ortaya koyduğu gayretleri inkâr edilemez. Öncelikle kaleme aldığı Ehli Beyt Külliyatıyla İslam âlemi kaynak bir esere kavuşmuş oldu. Tevhidin merkezi Ehli Beyt konferanslarıyla panel ve sempozyumlarıyla toplumun hemen her katmanına Ehli Beyt bilgisi ve sevgisi ulaştırılmıştır.

İnsanlığın bozulan iman genetiğini düzelterek fıtratına dönüştürmek ve aslına uygun hale gelmesi için tek çare tevhidin merkezi Ehl-i Beyt’te buluşmaktır.

Bu bilgiler ışığında diyebiliriz ki: İnsanoğlunun bu dünyada sağlıklı ve mutlu hayat sürmesi için maddi ve manevi cephesi doğal yaşama dönmelidir. Yoksa hem bu dünyası, hem de ahiret hayatı berbat olacaktır.

Uğur Kepekçi

8 NİSAN 2019

 

Önerilen Makale

Hakkımı helal etmiyorum

Türk siyasetinde işler, hiç olmadığı kadar farklı mecralarda seyrediyor. Bu süreç ve gelinen nokta sizlere …