Kilis’in kurtuluş ve gurur günü

7. Aralık Kilis’imizin düşman işgalinden kurtuluş yıl dönümüdür. Üzerinde yaşadığımız vatan toprakları, uzun ve zorlu mücadeleler neticesinde kazanılıp bizlere emanet edilmiştir.

Kilis’teki kurtuluş mücadelesi; en az diğer vatan topraklarında olduğu kadar çetin geçmiştir. Ancak Kilis’in kurtuluşu; kurtuluş mücadelesinde mihenk taşı hükmündedir ve alınması gereken çok önemli dersler vardır.

Mareşal Hindenburg Kilis’in önemini işaret etmek için şu tespiti yapmıştı: “Birinci dünya savaşının kesin sonucu Kilis’tedir. Türkiye’nin mukadderatı, en kısa yoldan çözülebilirdi. Çünkü Toros’un ötesindeki bütün Osmanlı topraklarının can damarı bu suretle kesilmiş olurdu.” (Kilis Direniş- Kurtuluş ve sonrası -Şinasi Çolakoğlu-sayfa 14)

İşgal kuvvetleri kadar Kuvva-i Milliye neferleri de Kilis’in bu önemli konumunu bildikleri için burası çetin mücadelelere sahne olmuştur. Mücadele her zamanki gibi zor şartlar altında geçmiştir.

Hasan Kamil Demirbaş bu zor günlere ilişkin olarak anılarında şunları yazmaktadır: “Meydanda silah yok, cephane yok! Sadece halkın milli gururunu okşayıp uyanık tutmaya çalışılıyordu. Birçok vatan evladı, ailesini, maişetini unutmuş, malını mülkünü satıp beraberinde sürükledikleri adamlarına silah ve cephane tedarik ediyor, onlara erzak yetiştiriyordu.” Kilisli imkânsızlıklar içinde mücadele verirken; Kilis’in ekmeğini yiyen Ermeni’ler burada da rahat durmamışlar.” Kilis’ teki Ermeniler tümüyle ücret karşılığı Fransızlara yazılmıştır.”  Ermeniler Fransız’ın safında savaş verirken; savaşa katılmayanlarda ajanlık ve provokatörlük yapmışlardır. Ve hatta bazı zayıf tabiatlı insanları davalarından para ile döndürmüşler. “Fransızlar bol bol paralar döküyor, vaatlerde bulunuyor, Kuvayi Milliye aleyhinde yalan dolu propagandalar yaptırıyordu.” Her türlü olumsuzluklara rağmen Kilis’te yakılan özgürlük meşalesi sönmemiş; neticesi kurtuluş olmuştur.

Kilis Kuvva-i Milliye kumandanı Polat Bey çok zeki ve gayretli bir insandı. Halkı sürekli uyanık tutmasını bilir, gerekli manevraları yapardı. Aralarında gevşeklik baş göstermesinden çekindiği için bir defasında Kuvva-i Milliye neferlerini toplayıp onlara yemin ettirmiştir:

“Dinim ve memleketim için; malen, canen, bedenen çalışacağıma, Fransızları vatanımızdan çıkarmak için her ne lazımsa yapacağıma, vatana ihanet etmeyeceğime, kötü kimselerle görüşmeyeceğime, kimsenin iğfalatına kapılmayacağıma, tahriklerine uymayacağıma, Kuvvai Milliyenin her emrini seve seve ifa edeceğime, şu yanımdaki Müslüman şehitler huzurunda, önümdeki Kelamı Kadime el basarak, Allah’ıma karşı yemin ve şart ediyorum. Vallahi, Billahi, Tallahi” (Kilis Direniş- Kurtuluş ve sonrası Şinasi Çolakoğlu)

Görüldüğü gibi; İşgalden kurtuluş, kararlı ve imanlı insanlar sayesinde olmuş, Onlar da her türlü olumsuzluğu lehimize çevirmeyi bilmiştir. Millet olarak Onlara çok şey borçluyuz.  Kurtuluş mücadelesinde emeği geçen bütün şehit ve gazilerimizi rahmetle anıyor, şükranlarımızı sunuyorum.

Uğur Kepekçi

Önerilen Makale

Hakkımı helal etmiyorum

Türk siyasetinde işler, hiç olmadığı kadar farklı mecralarda seyrediyor. Bu süreç ve gelinen nokta sizlere …