Kim, kime benzerse ondan olur

Bugün 2019 yılının son gününü idrak ediyoruz. Ömrü olan, kısmet olduğu kadar yeni günler, yeni yıllar ve yeni şeyler görecektir.

Önemli olan, geçmiş ve gelecek arasında köprü konumunda olan; içinde bulunulan zamanı iyi değerlendirmektir.

Büyükler “geçen gün geçmiştir, geleceğe kimsenin garantisi yoktur, gün bugündür, asıl olan bugünü değerlendirmektir” demişlerdir.

Ancak ne geçmişi, ne bulunduğunuz anı, ne de geleceği birbirinden ayrı düşünemeyiz.

Bu sebeple geçmişten ders almak, bulunduğumuz anı değerlendirmek, geleceğe umutla bakmak ve tedbir almak bir zorunluluktur.

Aksi halde:

Geçmişten ders almamak, hataların tekrarına sebep olur…

Bulunduğumuz zamanı değerlendirmemek, zaman israfına sebep olur…

Gelecek hakkında plan, proje hazırlamamak, geleceğe hazırlıksız ve zararla başlamamıza sebep olur…

Daha açık bir ifadeyle; kişi hayatta kaldığı ve nefes alabildiği her anını, olumlu davranışlarla değerlendirmelidir.

Sosyal hayatta, millet olarak zamanımızı değerlendirme noktasında pek de iyi bir yerde değiliz. Bir de milletimizin belki de en büyük hastalığı; doğru, yanlış, ayırt etmeden, nefsine hoş gelen her şeyi taklit etmeye başladı.

İnancına uygun olup olmadığını dahi sorgulamak lüzumu hissetmeden, taklitçilik hastalığına yakalandı. Taklitçilikte öyle bir noktaya geldi ki; kendi inancına ve kültürüne uymayan, dışarıdan gelen her şeyi baş tacı eder bir hale döndü.

Halbuki kişinin taklit edeceği şeyleri gayet iyi seçmesi lazımdır. Hele de bu taklit, insanın inancı ve kültürüne zarar verecek ise daha da dikkat etmek zorundadır.

Yüce Peygamberimiz; “Kim bir kavme benzemeye çalışırsa, o da onlardandır.” buyrulmuştur. (Ebû Dâvûd, Libâs, 4/4031)  Hadisi şerifi ile müminleri asırlar öncesinden bu konuda uyarmıştır.

Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed (s.a.a.) bütün uyarılara rağmen taklit konusunda ne kadar ileri gideceğimizi şu hadisi şerifte şöylece haber vermiştir;

“Hiç şüphesiz siz, kendinizden önceki milletlerin yoluna adım adım, karış karış, tıpatıp uyacaksınız. Öyle ki onlar keler deliğine girseler, siz de girmeye kalkışacaksınız.” Bunun üzerine sahabe Rasulullah’a Hristiyan veya Yahudileri ima edip etmediğini sorunca, Rasulullah (s.a.a.) da sesini yükselterek ‘ya kim olacaktı?’ Diye cevap vermiştir.” (Buhari Tecrid 9/1410)

Taklitçiliğin boyutlarını her yılbaşında daha yakından anlama imkânına sahip oluyoruz.

Noel kutlamaları olarak adlandırılan ve şüphesiz Hristiyan âleminin inancını temsil eden bu kutlamalarda; basit bir taklidin de ötesine giderek, adeta o inanca sahip insanlarla yarışır olduk…

Gazete manşetlerinde, televizyonlarda, reklam panolarında, vitrin ve ev süslemelerinde bu çılgınlık adeta beyinlere işlenmekte; iman, ahlak ve akıl dışı davranışlar ortaya konmaktadır.

İslam akaidi, gayrimüslimlerin dini inanç ve kutlamalarına iştirak etmeyi caiz görmediği gibi, İslam dışı fiil ve davranışları da ciddi biçimde yasaklar.

“Rabb olarak Allah’tan, din olarak İslam’dan, peygamber olarak da Muhammed (s.a.a.)’den razıyız” (Buhârî, İlim, 29) dedikten ve inandıktan sonra bu çılgınlıklar da neyin nesidir?

Yılbaşı vesilesiyle kimi taklit ettiğinizi, kime benzemeye çalıştığınızı, kime sevgi ve muhabbet beslediğinizi muhasebe ederseniz ve gereğini yerine getirirseniz elbette kazanan siz olursunuz.

Aksi halde, millet olma vasfını kaybetmeye devam eder; başka dinlerin, başka kültürlerin etkisi altında yok olur gideriz. Tercih sizindir…

Uğur Kepekçi

Önerilen Makale

Hakkımı helal etmiyorum

Türk siyasetinde işler, hiç olmadığı kadar farklı mecralarda seyrediyor. Bu süreç ve gelinen nokta sizlere …