Hiç beklenmedik bir anda pekte tanıdık olmayan bir hastalık tipi corona (korona) virüsü dünyanın gündemine oturdu. Dünyanın hemen her tarafında temas yoluyla bulaşan, solunum yetersizliğine yol açarak insanların ölümüne sebebiyet veren bir özelliği var.
Bu virüs pek de akılsız ve kendiliğinden hareket eden bir şeye benzemiyor. Nereden ve nasıl geldiği belli olmayan bu davetsiz misafir hiç kimseden davet beklemeden, kimseden izin almadan küçük bir temasla bulaşma ve çok hızlı hareket kabiliyetine sahip.
Söz ve nasihat dinlemiyor. Kimseye merhamet etmiyor. Dokunanı yakıyor…
Sadece virüsün bulaşma, ele geçirme ve ölümle sonuçlanan serüveni biliniyor.
Virüs şimdilik dünyayı terk etmeyi de düşünmüyor. Şafi olan (derde devayı yaratan) Allah birilerini vesile kılıp da çareyi yaratana kadar…
Virüs kendini kimseye göstermeden gizlice önce insan bünyesine ağız burun ve göz yolunu kullanarak sızıyor. Savunma sistemini devre dışı bırakıp direk akciğere yerleşiyor. Hızlı bir şekilde solunum sistemini çökertip yeterli havayı bulamayan vücut iflas edip ölüyor.
Hiçbir şeyi boşuna yaratmayan yüce Allah’ın taktirine kimsenin engel olma şansı yoktur. Ama verdiği dersi anlamamız gerekir.
Virüsü bir ders olarak ele alıp sebep sonuç ilişkisini, virüs vakasından öğrenmemiz gereken bilgileri, iman ve insan bağlamında ele almak istedik.
İnsanlar imtihan olarak gönderildiği dünya sahnesini öyle benimsediler ki sanki tapusu ellerinde hiç ölmeyecek gibi bir tavır sergileyip “haram helal ver Allah’ım ben kulunum yerim Allah’ım” mantığında yaşadılar.
Allah’ın verdiği rızkı yediler, rızkı vereni unuttular…
Soluduğu havayı, aldığı nefesi beleş kullandılar, havayı yaratanı unuttular…
Sağlık gibi bir nimeti yaratan Allah’ın türlü çeşitli nimetlerini kullandılar, Allah’ın mülkünde yaşadılar, mülkün sahibi Allah’ı unuttular.
Güç sahibi olanlar, güçsüz ve sahipsiz kalan insanları dünyanın her yerinde işgal altına aldılar. Bırakın sağlıklı ortamlarda karantinayı; yaşadıkları yerlerde prangalarla türlü çeşitli dertlerle, açlık ve yoksullukla işkenceler altında yaşattılar. İnsanlar öyle bencilleşti öyle duyarsızlaştı ki hemen yanı başında cereyan eden bu insanlık dışı tavırlara seyirci kaldı, görmezlikten geldi vicdanları bile sızlamadı.
Şimdi virüs var, tefekkür zamanıdır:
Her yer tatil edildi, karantinaya kaç gün dayanacaksınız? Ömrü işgal altında geçenleri hatırlayın…
Virüsün ilacı yok çaresizsiniz, çaresizlik içinde yaşayanları hatırlayın…
Çok sevdiğiniz zevklerinden bir süre uzak kalacaksınız; ömründe hiç mutlu olamamış, hep ağlamış, sağlık nedir tatmayan hastaları hatırlayın…
Dünyayı kendi ellerinizle cehenneme çevirdiniz; dünyada cehennemi yaşayın, ama asıl ahiretteki cehennemi hatırlayın…
“Anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az” ata sözüyle herkesi tefekküre davet ediyorum. Bu kadar önemli virüs vakasını ders almadan kaçırırsak yazık olur. Vesselam…
Uğur Kepekçi