Olacağı buydu

Cennet Mekân Mustafa Kemal Atatürk’ten sonra sosyal devlet diye bir kavram kalmadı. Yapılan uygulamalar Onun bize emanet ettiği kurumları, ilkeleri yok etmek oldu. Onun en büyük özelliği her konuda bütüncül politika üretmekti.

Ama ondan sonraki dönemlerde sosyal devlet politikaları yerine, küresel sermayenin talimatlarıyla devletin yapı taşları yerinden oynatıldı. Yapı bozulunca bütünlük içinde uyumlu çalışan organizma, yapaylarıyla değişince bünyede uyum problemleri yaşandı.

Cennet Mekân Mustafa Kemal Atatürk’ten sonra hemen her iktidar yaşadıkları akıl tutulması ile hareket ettiler. Batı yanlısı, ulus devlet düşmanı, dindar makyajlı garabet siyasi oluşlarla adeta devletin yapısı ve çatısı çökertildi.

Önce “dinsiz devlet yıkılacak elbet” sloganıyla halkımız Cennet Mekân Mustafa Kemal Atatürk’ün dinsiz, kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletini dinsiz devlet ilan ettiler.

Hatta devletin dinsizliğini bahane ederek Türkiye’de “Darul harp” ilan ederek faizi helal eden cemaatler görüşler türetildi. Cuma namazlarına camilere gitmeyen Müslümanlar türedi. Sinsi bir şekilde, sözde dinsiz devlettin kurumlarını yok etmek adına her yola başvurdular.

Devletin bütün kurumlarını, yeraltı yer üstü kaynaklarını yabancılara sattılar. Tarımı, hayvancılığı önemsemediler. AB uyum yasalarıyla köydeki vatandaşları şehirlere göç ettirdiler.

Tarım ve hayvancılık dışa bağımlı hale getirildi. Milli ve yerli sermaye yabancıların eline bırakıldı. Devletin gelir kaynakları yabancılara satıldı. Daha ucuz elde edilen stratejik ürün ve malzemelerin üretimi yerine dışarıdan alınması daha cazip hale geldi.

Dışa bağımlı politikalarla hiçbir “milli savaş” kazanılamayacağını göz ardı eden politikalarla yönetilen Türkiye, nihayet savaşla karşılaştı.

Bu savaş hiç tahmin edilemeyecek bir cepheden geldi. Bu cephe hayvanlar aleminden coronavirüs denilen, gözle görünemeyen bir düşman tarafından başlatıldı. Savaşın cephesi, bir bölge değil insanın yaşadığı her yer olunca, doğal olarak her yerde olağanüstü hâl ilan edildi.

Coronavirüs; dini, dili, ırkı ne olursa olsun, yeter ki insan türünden olsun önüne geleni ele geçirip işgal ediyor, sömürüyor ve öldürüyor.

Bu kiriz sayesinde dışarıdan temin edilen tarımsal ve hayvansal ürünlerini hiçbir ülke başkasına vermek istemeyecek ve bu sebeple açlık, kıtlık başlayacak.

Özelleştirme politikası da diğer meselelerdeki gibi bütünsel politika üretilmediği için kıtlık ve ekonomik batışlar bekleniyor.

Çözümsüz değiliz. Dünyanın umudu Prof. Dr. Haydar Baş’ın fikirleri, “Milli Ekonomi Modeli” ve “Sosyal Devlet Milli Devlet” projeleridir.

Gerek hükumet gerek halkımız bu projeler hakkında kaynak eserleri incelesinler. Prof. Dr. Haydar Baş Hocamıza sorsunlar. Yeter ki inat etmeyelim. Gerçeklerden kaçmayalım.

Aksi taktirde çöküş hızlanır, batarız, “kendimiz düşer, kendimiz ağlarız.” Ama çaresiz kalırız. Bizden hatırlatması…

Uğur Kepekçi

 

 

 

Önerilen Makale

Hakkımı helal etmiyorum

Türk siyasetinde işler, hiç olmadığı kadar farklı mecralarda seyrediyor. Bu süreç ve gelinen nokta sizlere …