Bu gece (7 Nisan Salı) Şaban ayının on beşinci gecesidir. Berat gecesine bu seneki kadar önem verildiğini ömrümde görmedim. Bu sene Berat gecesi vardı-yoktu diye ekranlarda fink atan kimse yok. Sebebi çok açık o da menfaatle alakalı…
Çünkü bu Berat gecesinde Koronavirüs var. Ne para ne pul ne servet ne şöhret işe yaramıyor. Allah’tan başka da gidecek kapı yok; “bir geceden bir şey olmaz, yolumuzdan dönmeyiz ama bir gecelik değişiriz. Yarın kaldığımız yerden devam ederiz.” Mantık bu!
Bugüne kadar istisnalar hariç genel bakış mantığı budur. Zaten bu mantık eğer insanların ayıkmasına sebep olsaydı bu musibetle karşı karşıya kalmazdı.
Benim yaşım 60. Aşağı yukarı 50 senedir kandilleri hatırlarım. İnsanların imandaki samimiyet noktasında 50 karış yol almadıklarını görüyoruz. Şahit olan amelleri meydanda!
Hatta inandım diyenlerin bile samimiyet noktasında çok gerilere gittiğini görmek için tarife de gerek yoktur. Çünkü bizler Allah’ın ve peygamberin mesajını işimize geldiği gibi algıladık ve yaşadık da ondan.
Hz. Muhammed’in(s.a.a.) ümmeti olmamız hasebiyle çok büyük imkân ve müjdeyle şereflendik. Buna rağmen hep daha nefisi hep daha bencil ve daha cahil davranmayı tercih ettik.
Berat gecesi ile alakalı şu hadisi şerifi paylaşalım öncelikle:
“Bu gece Şaban’ın on beşinci gecesidir. Allah Teâlâ bu gecede Benü Kelb kabilesinin koyunlarının tüyleri sayısınca insanları Cehennem ‘den kurtarır. Ancak kendisine şirk koşanların, Müslümanlara karşı kin ve düşmanlık besleyenlerin, akrabaları ile münasebeti kesenlerin, gururlu ve kibirlilerin, ana-babasına asi olanların ve içki içmeye devam edenlerin yüzüne bakmaz. ” (Buhârî, et-Tergîb ve’t-Terhib, II, 118).
Bu hadisi şerife baktığımız zaman berat gecesinde büyük kurtuluş olduğunu görüyoruz. Ama aynı hadis içerisinde tehdit de var. Evet bu gece büyük bir berat var, büyük bir kurtuluş var, ancak bu affın ve beratın kapsamı dışında kalacaklar da var. Verilmek istenen mesaj, bütün olarak ele alınmazsa verilen mesajın bir manası kalmaz.
Sorun şurada: Herkes kendini müjdenin muhatabı görüyor, tehdidi üstüne alan yok. Hani derler ya “suç altından gömlek olmuş üstüne giyen olmamış” mantık aynı mantık! Sevap bana günah sana!
Evet Allah böyle gün ve geceleri Muhammed ümmetine fırsat olarak vermiş ama bazı şartlar da istemiş. “Ey kulum değişeceksin, değişmeden değişim istemek hakkın değildir.”
Bu gece geri dönmemek üzere Tevbe edeceksin, pişmanlık duyup Allah’ın huzurunda acizliğini ilan edeceksin. Azameti karşısında boyun büküp secdeye kapanıp ah edip gözyaşı dökeceksin. Berat kapsamı dışında kalan bütün suçlarından da döneceksin yoksa da avcunu yalarsın…
Bu tespitleri Allah dostlarının gönül sohbetlerinden, fikir zenginliklerinden istifade edebildiğimiz oranda aktarıyoruz.
Zaten kaynak da meydanda işte ikinci hadisi şerif:
“Şaban ayının 15. gecesini ibadetle geçirin, gündüzünde de oruç tutun. Çünkü Yüce Allah, bu gece güneş doğuncaya kadar dünya semasına rahmetiyle tecelli eder ve şafak sökene kadar: Tövbe eden yok mu, affedeyim. Rızık isteyen yok mu, rızık vereyim. Hastalığına şifa isteyen yok mu, şifa vereyim. Daha ne gibi istekleri varsa istesinler, vereyim” buyurur. (İbn Mâce, İkametüs-Selah l9l, H.No: l388 I/444)
Önce samimi bir Tevbe!
Sonra sizi berat kapsamı dışında tutan alışkanlıklarınıza veda!
Sonra yöneliş ve yakarış. Ancak öyle berat alınır.
Allah razı olsun! Biz mana mimarımızdan, gönül sultanımızdan, bunları öğrendik. Allah bizleri gerçekten hayırlı beratını alabilecek kullarından eylesin.
Uğur Kepekçi