“Varız” demek ne anlama geliyor?

Salon toplantılarında miting meydanlarında rahmetli Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın “varmısınız?” diye kalabalıklara seslenişi kulaklarımızda ve gönlümüzde yankılanıyor.

Katılımcıların “varız” diye söz vermesinin ne anlama geldiğini izaha çalışacağız:

Prof. Dr. Haydar Baş Bağımsız Türkiye Partisini kurmadan önce vatanın ve milletin ne büyük tehlikeler içerisinde olduğunu öngörmüştü…

Gazi Mustafa Kemal’in bizlere bıraktığı emanet olan Türkiye Cumhuriyeti Devletine her şartta sahip çıkmak ve savunmak zorunda olduğumuzu haber verip 2. Kuvayımilliye hareketini başlatmıştı.

Hedefimiz “Mustafa Kemal Atatürk’ün çağlar öncesinden gördüğünü bu çağda da görüp mutlaka bir şeyler yapmamız lazım” diyordu:

Kadrosuna sevenlerine ve halkımıza sık sık Merhum Atatürk’ün gençliğe hitabesindeki kodları mesajları hatırlatıyordu:

“Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.”

Hükümetler AB sevdasında koşarken İsrail ve ABD ile müttefiklik oyunları oynarken o tehlikeleri sezmiş, “Bağımsız Türkiye” hareketini başlatmıştı.

Düzenlenen miting ya da salon toplantılarına davet ettiğimiz her kesimden vatandaşlar Haydar Hocamız geliyor deyince sağ olsunlar iştirak ediyordu.

Üniversite de çalıştığım dönemlerde iş arkadaşlarımı davet ediyordum. Çok sevdiğim çok değer verdiğim bir mesai arkadaşım bir türlü toplantılara katılmıyordu. Halbuki onunla sohbet ediyoruz. Hocamızın fikirlerini kabul ediyordu ama gelmiyordu. Bir gün neden gelmediğini sordum. Bana şöyle bir cevap verdi:

“Evet ben toplantıya gelmekten korkuyorum. Ama bu korku senin zannettiğin bir korku değil. Bu korku Allah korkusudur. Sen yerden göğe kadar halkısın Haydar Hocamızın davası çok kutsal ve Allah katında çok değerli bir çalışmadır. Buna iman ediyorum. Allah katında yalancılardan münafıklardan olurum diye gelmiyorum. Haydar Hoca insanları zor bir göreve davet ediyor. Bu görev öyle sıradan görev değil. 2. Kuvayımilliye çalışmasına davet ediyor. Allah’ın davasına davet ediyor. Bu davayı üslenmek öyle görüldüğü gibi de kolay değil. Ülkemizin içinde bulunduğu tehlikeleri anlatıyor. Sonra da çare için toplantıdaki insanları “varmısınız?” diye çağırıyor ve orada bulunanlar da “varız” diye söz veriyordu. Ben heyecana kapılır da “varım” dersem varlığımı ortaya koymam lazım. Ama bende o yüreği görmüyorum. Toplantıda “varım” diyenleri huzuru mahşerde büyük bir hesap bekliyor. Varım değip varlığını ortaya koymayanları Yüce Allah yalancılıkla münafıklıkla suçlamasından korkuyorum. İşte bu hesaptan korktuğum için gelmiyorum” Deyince farklı duygular yaşadım.

Prof. Dr. Haydar Baş’ın kalabalıklara “varmısınız?” diye seslenişi bende Peygamberimizin veda hutbesi sonrasında ashabına seslenişini çağrıştırdı.

Veda hutbesinden sonra orada bulunanlara peygamberimiz şöyle sormuştu:

İnsanlar! Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz?

Sahabe-i Kiram birden şöyle dediler:

“Allah’ın elçiliğini ifa ettiniz, vazifenizi hakkıyla yerine getirdiniz, bize vasiyet ve nasihatte bulundunuz, diye şahadet ederiz!”

Bunun üzerine Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v.) şahadet parmağını kaldırdı, sonra da cemaatin üzerine çevirip indirdi ve şöyle buyurdu:

“Şahit ol yâ Rab! Şahit ol yâ Rab! Şahit ol yâ Rab! ”

Şahit olup “varım” deyip varlığın gereğini yerine getirmeyenlerin işi gerçekten de zor görünüyor. Ama O kutlu davası uğruna her şeyini ortaya koydu “var” oldu varlığını ortaya koydu ve Allah’a vuslat etti.

Allah bizi “varım” deyip varlık ortaya koyanlardan eylesin. Bu kutlu davetin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş ile birlikte haşreylesin. Âmin

Uğur Kepekçi

Önerilen Makale

Hakkımı helal etmiyorum

Türk siyasetinde işler, hiç olmadığı kadar farklı mecralarda seyrediyor. Bu süreç ve gelinen nokta sizlere …