Helalleşme üzerine!

Sayın Cumhurbaşkanı’nın düğün değil bayram değil, helalleşme mesajıyla birlikte “helalleşme” gündeme geldi.

“Helal ettim, helal etmedim” mesajları yoğunlaşınca Sayın Cumhurbaşkanı da “helalleşme bizim kültürümüzde var” diye cevap verdi.

Biz de helalleşme nedir ne değildir birkaç kelam edelim dedik kendimizce!..

Dinimiz İslam, hak kavramına gereken önemi verdiğini ilahi buyruklarla haber vermiştir. Ve helalleşme çok önemli bir davranıştır ama yerinde ve şeklinde olduğu zaman…

İmanın esasları arasında da “ahiret gününe, öldükten sonra dirilmeye ve hesaba çekileceğimize iman etmek” istenen bir inançtır.

“Kıyamet gününde bütün haklar sahiplerine verilecektir. Hatta boynuzsuz koyun için boynuzlu koyundan kısas alınacaktır” (Tirmizi, Sifatu’l Kıyâme, I).

Bu hadisi şerifte yaratılanların birbiri üzerindeki hak sahipliğini ve bu dünyada hesaplaşmadan; yani helalleşmeden ahirete gidenlerin işinin ne derce zor olacağını beyan vardır.

Bazı din büyükleri boynuzlu boynuzsuz koyun arasındaki diyaloğun, mecazi olduğunu söylemiş ve iki koyun birbiri ile kavga ederken tokuşurlar ya; boynuzsuz koyun “benim boynuzum yoktu, boynuzlu olan benim canımı acıttı, ben hakkımı isterim” diyecek ve hakkını alacaktır.

İster mecazi olsun ister olmasın, anlatılmak istenen hesap günü, hesapların en ince teferruatlarının dahi dikkate alınacağıdır.

Birbirinin hakkına girenlerin, bu dünyada hak helalliğine gitmediği taktirde ahrette iflas edenler sınıfına katılacağı şu hadisi şerifte haber verilmiştir:

“Benim ümmetimden müflis o kimsedir ki, kıyamet gününde namaz, oruç ve zekât ile gelir. Ama şuna sövmüş, buna iftira etmiş, onun malını yemiş, berikinin kanını akıtmış, ötekini dövmüştür de sevabından bir kısmı şuna, bir kısmı buna verilir. Üzerindeki kul hakları ödenmeden önce sevapları tükenirse, onların günahlarından alınıp, buna yüklenir ve sonra cehenneme atılır” (Buhari, Edeb, 102).

İşin püf noktası nasıl helalleşme olacağı noktasındadır. Yap-çat, yak-yık, çal-çırp, sonra da bana hakkınızı helal edin demekle bu söz iddiada kalır, mutlak ispatı istenir. Hakkını yediğini bildiğin birine, hakkını fiilen teslim etmeden yapılan helalleşme sahih olmaz.

Bir hadisi şerifte bu açıkça beyan edilmiştir: “Helalleşme ile, zâlim, mazlumdan üzerindeki hakkı bağışlamasını dilemiş olur. Allah’ın haram kıldığı şeyden hasıl olan günahı bir kimsenin helâl kılması mümkün değildir” (Tecrîd-i Sarîh, Tercümesi, VII, 376)

Biraz açalım hadisi: Yönetici olarak görev yapan biri verdiği kararla halkın hakkına zarar verse; sonra da “ey milletim bana hakkınızı helal edin” dese ne olur?

Sadece hakkını helal edenin mesuliyetinden kurtulur; bazı bilginler derler ki, hak gaspı fiiliyse hak fiilen ödenmeli, yoksa hesap çetin olur demişler!…

Hadiste geçen hükümde; kişinin işlediği hak gaspı haram bir fiili de içeriyorsa o zaman bir de Allah’ın kamu hakkı devreye girer ki; “Ey kul sen hakkından vaz geçtin ama ben hakkımdan vaz geçmiyorum. Çünkü sen adaletten şaştın ben seni yer yüzünde halife tayin etmiştim beni temsilde hata ettin” diyecek olursa ki ihtimaller dahilindedir.

Demek ki bana haklarınızı helal edin demekle olmuyormuş bu işler. Hele de “Ben yaptım oldu” demekle hiç olmuyor.

Peki nasıl mı oluyor? Ölelim de görelim!

Önerilen Makale

İnsanları yargılayacak olan Allah’tır

Bu makalemizde kendimizi hesaba çekmek adına bir sayfa açalım dedik. Hayatın telaşında, kargaşasında kendimizi hesaba …